Meraklı küçük bir çocuk, nasıl dünyanın en iyi “iyileştiricisi” haline geldi. İnsanlığın “insan bedenini anlamaya yönelik” binlerce yıllık arayışı, tıp tarihinin dönüm noktaları arasına girmiştir ancak çok az kişi Farslı bilge İbn-i Sina (d.980-ö.1037) kadar övgüyü hak eder. İbn-i Sina, kültürümüzün yayılmakta olan hikayesinin en önemli düşünürlerindendir. Bilinen 450 eseri vardır. Bunlar, fizik, felsefe, astronomi,
Artık yalnızca orji ve özgürleşme simülasyonu yapmak, hızlanarak aynı yönde gidiyormuş gibi görünmek geliyor elimizden; oysa gerçekte boşlukta hızlanıyoruz, çünkü özgürleşmenin tüm hedeflerini çoktan ardımızda bıraktık. Syf10(orji: her alandaki özgürlüğün patladığı an. Simülasyon: Gerçekten fiili olarak var olmayan bir şeyi, bir durumu bütün bileşenleriyle birlikte gerçekmiş ve fiilen varmış gibi gösterme durumu anlamına gelir.) Özgür
Yalnızlık Mevsim Olur Tragedyalar’da mısra işlevini yitirmiştir. Gittikçe solan humor, büsbütün silikleşir; aşkın sözü edilmez; içkonuşmalarla desteklenen anlatım yerini kesik, yalın ve tekdüze bir monologa bırakır. Yalnızlık mevsim olur. Eliot’un deyimiyle, “sanki büyülü bir fener sinirleri desenlerle perdeye yansıtmıştır”. Eşyanın canlı profili öylece kalakalır; her şeyin soluk bir biçimi söz konusudur artık. Cansever, “Ellerini arar
Tomris Uyar’ın 1994 yılında katıldığı radyo programında nasıl çalıştığına ilişkin bir soruyu yanıtlıyor. Yazım sürecine ilişkin kısa sohbetin ses kaydı.
Yaşamımın bir niçini var, nasılına da tahammül gösterecek güce sahibim. Kutsal olan hakikat değil, kişinin kendi hakikati için çıktığı arayıştır! Kendi kendini sorgulamaktan daha kutsal bir şey olabilir mi? Kimilerine göre benim felsefi çalışmalarım kaygan bir zemine oturtulmuş: Görüşlerimde sürekli kaymalar oluyormuş. Ama kaya gibi sağlam bir sözüm var: Neysen o ol. Hakikat olmadan kişi
Bu dünyada neden bir şeyler yapmamız gerektiğini, neden dostluklar kurmak, arzular, umutlar ve hayaller sahibi olmak zorunda kaldığımızı anlamıyorum. Hiçbir karmaşanın ve hengâmenin olmadığı dünyanın uzak bir köşesine çekilmek daha iyi olmaz mıydı? Böylece medeniyetten ve ihtiraslardan elimizi eteğimizi çekebilirdik; her şeyi yitirir ve hiçbir şey kazanmamış olurduk. Zaten bu dünyadan kazanılacak ne var ki?
Bu akşam birimizin aklına esse de, başına bir miğfer oturtup, sırtına bir zırh geçirip, elinde mızrakla kentte dolaşmaya çıksa, büyük bir olasılıkla geceyi geçireceği yer tımarhane ya da karakol olur. Neden? Geleneğimiz, göreneğimiz öyle değildir de ondan. Buna karşılık, aynı şeyi bir karnaval günü yaparsa en güzel kıyafet ödülünü kazanması işten bile değildir. Neden? Çünkü
Temel felsefeniz, her koşulda hayatın anlamı olduğu yönünde ama ortada bir umutsuzluk ve çaresizlik olduğunda anlamı bulmak ne kadar kolaydır? İzin verin size çaresizliğin bir bakıma garip bir tanımını yapayım, matematiksel denklem şeklinde açıklanabileceğini iddia ediyorum. Ç = AÇ – A. Peki ne demektir bu? Çaresizlik, Anlam olmadan Acı Çekmektir. Erkek ya da kadın bir

Jorge Luis Borges – Anlar

eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,ikincisinde, daha çok hata yapardım.kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,çok az şeyiciddiyetle yapardım.temizlik sorun bile olmazdı asla.daha çok riske girerdim.seyahat ederdim daha fazla.daha çok güneş doğuşu izler,daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.görmediğim bir çok yere giderdim.dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.yaşamın

Malte Laurids Brigge’nin Notları

Yalnızlardan söz etmemiz insanlardan, fazla anlayış beklememizdir. İnsanlar, neden söz ettiğimizi anlarlar sanıyoruz. Hayır, anlamazlar. Bir yalnızı görmemişlerdir asla; ondan, tanımaksızın nefret etmişlerdir yalnız. İnsanlar, onu tüketen komşular olmuşlardır; bitişik odanın, onu baştan çıkaran sesleri olmuşlardır. İnsanlar, patırtı etsinler, onun sesini boğsunlar diye, eşyaları ona karşı kışkırtmışlardır. Narinliği ve çocuk oluşu yüzünden çocuklar, ona karşı