"Şimdi bizim dışımızda kim var?" — "Kimse." — "Kim uzak, kim yakın?" — "Burada biz ve orada biz." — "En yaşlı ve en genç kim peki?" — "Biz." — "Kim yüceltilmeli, kim bize doğru geliyor, kim bekliyor bizi?" — "Biz." — "Ya bu güneş, nereden alıyor ışığını?" — "Yalnızca bizden." — Ya gökyüzü nedir?" — "Bizdeki yalnızlık." — "Sevilmesi gereken kim peki?" — "Ben." 

Tezer Özlü: Çağrı

Dün bu ağacın altında kendime sarıldım. Öptüm kendimi. Merdivenlerden çıkarttı beni. Oda. Gene de oda. Siyah. Kırmızı duvarları var. Köşeye büzüldüm. Ben karşıma oturdu. Balalayka aldı eline.
...Benim kötülüklerimin nesi var, güzelliklerimin acizliğini ve utancını açıklamaktan başka; gözlerime kadar duvar ördükleri bu dünyadaki tahammülüm esaret inlemesinden başka bir şey değildir ve karneye bağladıkları güneştir ve fırsat kıtlığıdır, korkudur, boğulmadır, hakarettir.
Çünkü [var olduğundan] emin olduğum bu kendi'yi tutmağa [kavramağa] çalıştığımda, onu tanımlamayı ve özetlemeyi denediğimde, parmaklarımın arasından kayıp giden sudan başka bir şey değildir. Onun içine girebildiği bütün görünüşleri tek tek çizebilirim; aynı şekilde, ona atfedilenleri de — şu yetişiş, şu köken, şu çabalama ve şu suskunluklar, şu soyluluk ya da şu alçaklık... Ama görünüşlerin toplaması yapılamaz. Benim olan bu yürek, benim için sonsuza dek tanımlanamaz kalacak. Varoluşumla ilgili sahip olduğum kesinlik ile bu eminliğe vermeyi denediğim içerik arasındaki boşluk, hiçbir zaman dolmayacak. Sonsuza dek yabancı olacağım kendime.

Papini: Havuzda İki Yansı

Şimdi hâlâ dünyada, büyük kıyı kentlerinde yaşıyorum; anısını kesin olarak anımsamadığım bir şeyim eksikmiş gibi geliyor bana. Ne zaman neşe, aptalca gülümseyişleriyle içimi sarsa, kendi kendisini öldüren, ama gene de yaşamayı sürdüren tek adamın ben olduğumu düşünüyorum.
Eğer işkence ile sağlanan ölümle basit, kolay bir ölüm arasında tercihte kalsa insan, neden bu ikinciyi yeğlemesin? Denize açılacağım gemiyi, oturacağım evi seçer gibi, yaşamdan çekilirken de ölümü kendim seçeceğim. Ayrıca nasıl ki daha uzun hayat iyi değilse, daha uzun süren bir ölüm de daha kötü bir ölümdür; ölümde her şeyden çok yüreğimizin sesini dinlemeliyiz.
Gençlik ateşinden yana payıma ne kadar düştüyse, tükendi vaktinden önce, ekşi, kuşkulu birine dönüştüm; hep gizlenecek yerler, yatay konumlar peşindeydim. Gençliğe özgü umarsız çözümler, hiçbir şey açıklamıyor bunlar. Hiç tedirginliğe kapılmadan düşünelim ince ince, sis öyle kolayca kalkmayacak.
Ünlü edebiyat ikonlarının az bilinen eski çocuk kitaplarına olan zaafımdan dolayı, Plath'in ilk çocuğunu doğurmadan kısa bir süre önce kaleme aldığı büyüleyici bir çocuk hikayesi olan The It-Doesn't-Matter Suit'i keşfetmekten mutluluk duydum.

Tezer Özlü: Eski Bahçe

İşte gene uyumam için hiçbir neden yok. Uyanmam için de. Bunları ben mi düşünüyorum? Yoksa söylüyor muyum? Oysa bambaşka bir yerdeyim. Sana sarılıp yatarsam, çocukluğumdayım.
Böyle anlarda hep olur. Yerinde kullanılan bir sözcük, rasgele yükselen bir şarkı, nasıl kavratır yaşamayı! Ne diyor radyodaki ses: Teamo Te. Ne demek olabilir Teamo Te? “Seni seviyorum, seni, seni, seni,” gibi bir şey. Hiç usanmadan, hep yineleyerek.