Savaşı öldürmek için buradayız

Garipliklere gülmek için ve hayatlarımızı, ölüm’ün bizi almaktan ürpereceği kadar güzel yaşamak için buradayız. Hayatın anlamını kavrama macerası, varoluşun doğuşundan beri insanlığı sık sık ziyaret eden bir şey olmuştur. Modern tarihin kendisi bizlere, teşebbüs edilmiş olan cevaplar bolluğu sağlamıştır ve bu teşebbüslerin içerisinde Steve Jobs, Stanley Kubrick, David Foster Wallace, Anais Nin, Ray Bradbury ve
Sebebi yok.Buradayız.Hayat, mantığın ötesindedir. Sinirli bir genç kadın dünyanın en zeki adamına neden hayatta olduğumuzu sorduğunda, Einstein bu soruya beş satırlık keskin bir cevap ile karşılık vermişti. İçerisinde hayatın anlamına dair bir merak bulunduran bu soru, yıllar boyunca diğer büyük zekâlar tarafından da cevaplanmıştır: David Foster Wallace‘a göre bu tamamen bilinçli bir şekilde yaşamak demektir;
Oyunun zıttı ciddi olan değildir, gerçek olandır. Susan Sontag günlüğünde “Yazmak; mobilyalar gibi büyük olan bazı fantezilerin geçemeyeceği küçük bir kapıdır” demiştir. Tüketici kültürünün yaratılışındaki ana figür olan ve ayrıca, kendi miti olan – modern oyuncağın – usta yaratıcısı olan Sigmund Freud, kariyerinin büyük bir bölümünü rüyaların psikolojisini keşfetmeye adamıştır. 1908 yılında fantezilerin ve yaratıcılığın
Düşüncenin her yeri, aslında hiçbir yerdir. Lewis Carroll‘ın “Aynanın İçinden“ isimli kitabında Beyaz Kraliçe geçmiş yerine geleceği hatırlar. Tıpkı kitaptaki diğer meseleler gibi, görünürde mantıksız olan bu mesele aslında felsefi bir dâhilik hareketidir. Hatta Lewis Carroll’ın, Einstein ve Gödel doğrusal zaman anlayışımızı değiştirmeden yarım asır önce gerçekleştirilmiş olduğu bir öngörüdür. Zamanın kafa karıştıran doğasının, insanların
Nesneler arasındaki benzerliklerde çok belirgin bir nokta yoktur, bundan dolayı benzeşme ya nadiren olmuştur ya da hiç olmamıştır. Her şeyin temelinde insanın hayal gücü vardır. Bunun doğru ve işe yarar olduğunu da biliriz. Buradan Mona Lisa’nın gülüşü doğmuş ve her açıdan farklı bir gizem ortaya çıkmış, farklı bir parçanın varlığını gözler önüne sermiş ve çok

Mutlu Diyarları Arayan Seyyah

Singapurlu sanatçı Josef Lee, “Beni Mutlu Bir Yerde Uyandır” adlı neredeyse sözsüz ve kısa çizgi hikayesinde, mutluluğun olduğu bir yerleri bulmak için dünyayı dolaşan bir uyur-seyyahın öyküsünü anlatıyor. Eğer kendisi uyurken mutluluğun olduğu topraklara gelinirse, orayı kaçırmamak için yanında, diğer insanların kendisini uyandırmalarını istediği bir kağıt taşıyor. Fakat kimse uyandırmıyor, ta ki… Hikayede, kahramanımız kullanabileceği
Bir arkadaş,içindeki vahşi olasılıkları serbest bırakmak için senin hayatını uyandırır. Aristoteles felsefi bir kurum olarak arkadaşlığı, iki ruhun birbirine ayna tutması sanatı olarak tanımlamıştır. İki bin yıl sonra Emerson, arkadaşlığın iki sütunu olan doğruluk ve şefkat kavramları üzerinde düşünmüştür. Bir asır sonra ise C.S. Lewis şöyle yazmıştır; “Arkadaşlık; tıpkı felsefe, sanat ve evrenin kendisi gibi,
Sorunlu bir kızın bir kitaba ihtiyacı olduğunu asla bilemezsin. Ursula K. Le Guin halk kütüphanelerinin önemine dair “kütüphane bir odak noktasıdır, halk için kutsal bir yerdir” demiştir. Thoreau, kütüphaneleri insanın hayal gücü ve edebiyat için güçlü bir besin kaynağı olarak görmekteydi. Kütüphaneler, edebi hayal gücünü nesilden nesle besleyen ve merakı besleyen büyüleyici mekânlar olagelmişlerdir. Bu
Değersiz olmayan tek şey, hayatı hakkıyla ve dürüst bir şekilde yaşamaktır. Bunu yapmayanlar ise sabretmelilerdir. “Ölüm dostumuzdur” der Rilke, 1923 tarihli bir mektubunda ve devam eder “kesinlikle öyledir çünkü doğada, aşkta kısacası her yerde mevcuttur”. Ve hâlâ ölümsüzlüğe ulaşamadığımızdan, arkadaşlığımız baki kalacak gibi görünüyor. Rilke’den on sekiz yüzyıl önce Roma İmparatoru ve Stoacı düşünür Marcus
Hayatta tökezlediğimizde, talihsizliklerin son bulmasını ve hatalarımızı sihirli bir şekilde telafi etmeyi dileriz. Japon çocuk kitapları yazarı ve sanatçı Akiko Miyakoshi Ormanda Çay Partisinde insanlığın sıra dışı kurnazlığını ve duyarlılığını derinlemesine inceliyor – Carroll’un gösterişli mizahı olmadan Alice Harikalar Diyarında; Grimm kardeşlerin şiddet içeren anlatısı olmadan kırmızı şapkalı orman gezgini kahramanları Kırmızı Başlıklı Kız gibi