Sinemayla birlikte, bir imge dünyaya dönüşmez, dünyadır kendi imgesine dönüşen. Fenomenolojinin, bazı bakımlardan, bu sıkıntılı tavrını da açıklayan sinema öncesi koşullarda kaldığı fark edilecektir:
Yıllar boyunca bir şeyin çok sayıda kopyasını gördükten sonra o şeyin aslı bizi şaşkınlığa uğratır. Nefesimizi keser. Bizler asıl olanın önünde durup onu anlayabilecek uzmanlar değilizdir. Bu nedenle kopyaları olmadan orijinalleri kavrayamayız. Âşık olduğumuzda her şeyi orijinal olarak görürüz. Kendi gözümüzü kendimiz boyarız. Karşımızdaki şeyin değerini öylesine şişirir, o kadar çok sıfır ekleriz ki buna,
Büyülü Fener’de, Yılanın Yumurtası‘nın başarısızlığının esas nedeninin filmi 1920’lerin Berlin’ini yansıtan bir dekorda çekmem olduğunu yazdım. “Eğer düşlerimdeki kenti var olmayan ve hiçbir zaman da var olmamış, ama yine de yaklaşan bunalımıyla, kokularıyla, gürültü patırtısıyla varlığını ortaya koyan o kenti yaratmış olsaydım, yalnızca tam bir özgürlük ve katıksız bir ait olma duygusuyla hareket etmekle kalmayıp

No.6: Gecenin Yetişkinleri

1967’de, Hintli bir film yapımcısı, 20 yaşında insanlara ülkeleri hakkında ne düşündüklerini sordu. Neredeyse yarım asır sonra, Samanth Subramanian aynı insanların Hindistan hakkındaki şimdiki görüşlerini araştırıyor. Geçen senenin büyük bir kısmında, hemen hemen iki haftada bir, Troy, Michigan’daki bir evi aradım ve yarım asırlık bir filmde gördüğüm bir adamla konuşmaya çalıştım. Başarısız olduğumu şimdiden itiraf
Sinema dünyasının gözde oyuncu, yönetmen, yapımcı ve senaryo yazarlarının, kendileri, başkaları ya da sinema dünyası üzerine itiraflarında bugün konumuz yazarlar: “Sorun da “Şerit değiştirmek” Filmin temeli senaryodur; senaryosuz hiçbir şey olamaz.Raymond Chandler Kitaplarım iyi olsaydı, Hollywood’a çağrılmazdım. Kötü olsaydı, ben gelmezdim.Raymond Chandler Buraya geldim geleli, “Abraham Lincoln”u dört kere yazdım; biri çok iyiydi. Kabul etmediler

Samuel Beckett: Quad I+II (play for TV)

Orada büzüşmüş kalmışken,küçük tapınma yerimde, karanlıkta,kimsenin beni göremediği o yerde,yalvarmaya başladım,ona, görünmesi için,bana görünmesi için. Ne zamandır âdetim, alışkanlığım olmuştu bu benim.Ses çıkarmadan,zihinsel bir yakarış,ona, görünmesi için,bana görünmesi için. Gecenin köründe,yorgunluktan bitip tükeninceye kadar. Ya da,tabii,taa ki – “Bir karenin dört köşesi, dört eşit kenarı, iki eşit köşegeni ve bir merkezi olduğu akla yatkındır. Ama
1976 tarihli Rusça ismi Зеркало времени (Zerkalo Vremeni) olan bu yapım, ışık vasıtasıyla taşınan görüntülerden yola çıkarak bir anlamda zamanda yolculuk yapmanın olanaklılığına değiniyor. IMDB linki: https://www.imdb.com/title/tt6991918/Çeviri: Ümid Gurbanov
içimde hangi atam konuşuyor?hem bedenimde hem de aklımda aynı anda yaşayamam.bu yüzden tek kişi olamıyorum.kendimi eşzamanlı olarak tamamlanmamış bir sürü şeyden menkul hissedebiliyorum.çağımızın gerçek hastalığı, artık büyükustaların olmayışıdır.kalplerimize giden yollar gölgelerle kaplanmış;yararsız görünen seslere kulak vermeliyiz;meşgul kafalardan, uzun kanalizasyon borularından, okul duvarlarından içeriböceklerin vızıltıları girmesine ihtiyaç var.her birimizin gözlerini ve kulaklarını büyük bir rüyanın başlangıcı

Füruğ Ferruhzad: Ev Karadır

Yapım Yılı: 1963Ülke: İranYayınlanan Tarih: 1963Senaryo yazarı: Forugh Farruhhzad Türkçe AltyazılıBaşrol Oyuncuları: Forugh Farruhzad, Ebrahim Golestan, Hossein Mansouri Genç yaşta hayatını kaybeden İranlı şair Füruğ Ferruhzad’ın yönetmenliğini gerçekleştirdiği Khaneh siah ast (1963) belgesel filminde; çocuk ve yetişkin cüzzamlıların bir arada yaşadığı ve bakımlarının yapıldığı bir bölgede varlık, yaşam, yücelik, güzellik, çirkinlik, zıtlık gibi kavramlarla dolu
https://www.youtube.com/watch?v=NSnm7dSKOLA
Keyfim Şöyle Böyle, Dünya Sineması’na benzersiz eserler bırakan yönetmen Krzystof Kieslowski hakkında bir belgesel. Bu ilgi çekici filmde hem yönetmenin kendisi hem de yakın çalışma arkadaşlarının izlenimlerine ve anılarına yer veriliyor. Sonuçta ortaya Kieslowski’nin etkileyici bir portresi çıkıyor. Kieslowski’yi anlatan bir belgesel var: Krzysztof Kieslowski: I’m So-So… Kırmızı’yı çekip sakin bir hayat sürmek için inzivaya