1945 yılında Fransız Matematikçi Jacques Hadamard matematikçilerin fikirleri nasıl icat ettiğini keşfetmeye koyuldu ve edindiği bilgileri Matematikçinin Aklı isimli kitapta topladı. Kitap hem matematikçinin kendi deneyimleri hem de birinci elden Claude Lévi-Strauss ve Albert Einstein gibi önemli bilim insanlarının deneyimleri aracılığıyla keşif sürecine içgözlem niteliği taşıyordu. Ancak Hadamard’ın tezini yazma sürecinde asıl ortaya çıkardığı yaratıcı aklın
“Hayırlıysa… olur. Önemli olan şey acele etmemek. İyi şeylerin bir yere kaçtığı yok” Nobel ödülü sahibi John Steinbeck (1902-1968) en çok Cennetin Doğusu, Gazap Üzümleri ve Fareler ve İnsanlar’ın yazarı olarak tanınıyor olabilir; bunun yanı sıra o, oldukça üretken bir mektup yazarıydı. Steinbeck: Mektuplardaki Yaşam, yazarın arkadaşlarına, ailesine, editörüne ve eşit derecede tanınan halk figürlerine yazdığı
Adrienne Rich mümkün olanın sanatı hakkında “şiir kendi yolunu gerçekliğin görünmez boşluklarında bulur” diye yazıyordu. Hiçbir şey gerçekliği görünmez ve güçlü bir şekilde yırtıp geçmede aşktan daha kuvvetli değildir ve hiçbir şey esrimiş söküğü dikmekte Anne Sexton’ın 1969 tarihli -Sexton’ın ‘dokunuşun… fiziksel ve duygusal dokunuşun kutlaması olarak tanımladığı ve Pulitzer ödülünü aldıktan iki yıl sonra
Şiirin, gücü kendisinden kurtaran özelliğine parmak basarak John F. Kennedy “Güç ortalığı yakıp yıktığında, şiir etrafı toparlamak için oradadır” diye ilan ediyordu, Robert Frost konu alan övgü dolu ve etkileyici konuşmasında. Her ne kadar şiir başlı başına özel bir güce sahip olmayı gerektirse de – gelmiş geçmiş en büyük şairlerden birinin saptamasına göre – o güç
Özlem dolu, gizemli ve keyifli… 8 Mayıs 1923’te Berlin’deki Göçmenlere Bağış balosunda genç bir kadın – henüz o sıra yeni bir şair olan – bir genç adamın karşısına çıktı. Üzerinde siyah palyaço kostümüyle kadın küçümsenmeyi reddederek, genç adamın bazı şiirlerinin dizelerini okumayı sürdürdü. Bu şiirleri aylar önce günlük bir gazete olan Rus Liberal’den edinmişti. Genç
“Zamanın ilerlemesinin en iyi yanı” diye yazıyordu Sarah Manguso, “giderek azalmasıyla ölümlülüğün dalgasıyla çevremdekilerle birlikte boğulduğumu izleme ayrıcalığıdır.” Yarım yüzyıldan daha fazla bir süre önce, büyük Alman yazar, hayırsever, Nobel ödüllü Thomas Mann (6 Haziran, 1875–12 Ağustos, 1955) mest eden bir güzellikle, daha sonradan kitaba dönüştürülecek NPR programında bu düşünceyi dile getiriyordu. İnanıyorum: Olağanüstü Adamların
“Sevdiğimiz insanın açtığı yaraları sevmeyi bilmiyorsak, o insanı gerçekten sevmiyoruzdur” diyor büyük Zen ustası Thich Nhat Hanh aşk üzerine aydınlatıcı tezinde. Ancak açılan bu yaralar artık onarılamaz bir hale geldiğinde dahi, aşkı geride bırakmak asla kolay değildir; zira gitmek aynı zamanda sevme işini yapan kendimizden de gitmemiz anlamına gelir. Talihli ya da ahmak olmayanlar için
Carl Sagan doğanın kendisinin haşmetin kaynağı olduğuna inanıyordu. Alan Lightman bu düşünceyi Seküler Transandantal Deneyimlerinde güzel bir biçimde ifade ediyordu. Yine de bu dünyevi görkemi yakalamayı başarmış olanlar bilim insanları değil; aralarında Virginia Woolf’un,  Hans Christian Andersen’ın da bulunduğu şair ve yazarlardı. Bize genç şairin merak ve hayatın taşkınlığına, hayatın kendisine, ölüme, umut ve mutluluğa dair
Ezra Pound’ın şiir yazımında dikkat edilecek hususlarından ve Edward Hirsch’ın nasıl şiir okunması gerektiğine dair bilimsel tezinden asırlar önce, -sosyal ağları icat eden- Fransız aydınlanmacı yazarı ve Filozofu Voltaire (21 Kasım 1694–30 Mayıs 1778), o zamanki çırağı Claude Adrien Helvétius adındaki delikanlıya yazdığı bir mektupta dize yazımıyla ilgili son derece kıymetli bilgiler veriyordu. Bundan yirmi
Kamu görüşü yalnız fikirlerin olmadığı yerde var olur. Oscar Wilde (16 Ekim, 1854–30 Kasım 1900) 20.yy’nin ilk pop ikonu olmakla kalmayıp aynı zamanda kanıtlanabilir bir şekilde en trajik olanıydı. Edebi şöhretinin zirvesinde, sanat hakkındaki kesif düşünceleri ve çarpıcı aşk mektuplaşmalarının arkasında toplumsal olarak kabul edilmeyen romansı nedeniyle düzenli olarak dava edildi. Bu davalardan sonuncusu,  “iftira”