Edebiyatın efsanevi isimlerinden Eric Arthur Blair, bilinen adıyla George Orwell en çok Hayvan Çiftliği ve 1984 isimli kült eserlerin yazarı olarak tanınmakta; ancak kendisi aynı zamanda oldukça usta bir deneme yazarıydı. En başarılı kısa yazılarından biri 1946 tarihli “Neden Yazıyorum” isimli denemesidir. Orwell yazısına cennetten uzak çocukluğunun – babasının yokluğu, okulda dışlanma, güçlü bir yalnız
Rüyaların gizemi insanlığı daima cezbetmiş, sanatın ve bilimin konusu olmuştur. Freud özne çalışmalarının temelini rüyalar üzerine kuracak kadar onlardan etkilenmiş, oldukça tuhaf biri olan yeğeni Tom ise çocukların gördüğü rüyaların illüstrasyonlarını çizmiştir. Tıpkı Dostoyevski gibi Margaret Mead de hayatın anlamını rüyalarda bulmuştur. Leonard Bernstein cinsel kimlik karmaşasının çözümünü ve yaratıcılığın anahtarını rüyalarında aramıştır. Rüyalar hayatın
Büyük bilgeliğinin yanı sıra, George Orwell 1984 ve Hayvan Çiftliği isimli kitaplarında yazdıklarının bugün yaşanıyor olması, Orwell’i aramızda dolaşan bir kahin yapar mı? Diğer yandan görülüyor ki kehanetleri yalnızca bu kitaplarla sınırlı değil, feminizmin ikinci dalgasından bir yüzyıl önce yazdıklarıyla Lean In (Eviçi emeğe dair bir kitap) dönemine dair mesajlar vermiştir. Halk kütüphanesinde bulunan George
Lenore, ABD’li yazar Edgar Allan Poe‘nun şiirlerinden biridir. Farklı bir şiir olarak “A Paean (İng. Bir Şükran Şarkısı)” adıyla yazılmaya başlayan şiirin son hâli, 1843’de Lenore adıyla basıldı. Şiirin ilk hâli 1831’de “A Pæan” adı altında, Poe’nun erken dönem şiir toplamlarından birinin içinde yer aldı. Bu sürüm, sevdiğini kaybetmiş bir kocanın söylediği 11 dörtlükten oluşuyordu.
“Eğer gölgeler olmasaydı, güzellikler olmazdı” diye yazıyordu Japon roman yazarı Junichiro Tanizaki 1933 tarihli mektubunda. Öyle görünüyor ki karanlık yalnızca çocukluğa ait bir korku değil, Carl Jung’ın yirminci yüzyılda şairane bir şekilde iddia ettiği üzere, karanlık insanın aydınlatmakla görevli olduğudur ve bu şekilde insan, var oluşunun bu yek amacını gerçekleştirir. Ancak karanlık – tıpkı sessizlik ve
Ben bir çocuk doğurdum, bir oğlan ama binlerce kızım var. İçinizde Siyah, Beyaz, Yahudi, Müslüman, Asyalı, ispanyol. Kızılderili ve Alcutlar var. Kiminiz şişman, kiminiz zayıf ve güzel ya da çirkin, eşcinsel ya da değil, eğitimli ya da okumamışsınız ve ben hepinize sesleniyorum. Maya Angelou (Marguerite Ann Johnson) 4 Nisan 1928’de, St. Louis, Missouri’de doğdu. Babası

A. Adnan Azar: Ankara Suları

Ankara. Benim. Ben ona dairim. Her dönüşümde teslim olduğum. ‘Tam açık’ cezaevim. Cezam. Cebeci – Karşıyaka hattında hep ama hep ölülerimi toprağına koyduğum. Hazal’ın doğup büyüdüğü, kişisel anlamını aradığı şehir… Edebiyatımın kıyı şeridi. Sedat Ergin’le Işık Kansu’yu bulduğum. Ufuk Güldemir’le büyüdüğüm. Sokakları hem dans hem kayak pisti. Kumrularını yazamadığım. Bulvarlarını hiç. Haydar Ergülen’in, Hüseyin Ferhad’ın,
Şiir ve diğer sanat yüzleri yaşam aynasında kendisini görür. Yaşam aynasında şüphenin yüzü hep vardır, çünkü! Bilinmezlik ve sorgulayış o aynaya çarpan anlam ışıklarıdır. Sorgulayış ve şüphe hayatın içinde canlı organizmalardır. Yaşayacağı süre sonsuzdur! Hayatı çözen merak anahtarı, bize şiirin saklı olduğu mahzenlerin kapısını açar! Bize bahşedilmiş sanatsal özgürlüğümüzü güzel görsel çıkarımlara (resim, heykel, el
İnsanlar genelde Mark Rothko’nun (25 Eylül 1903–25 Ocak 1970) tabloları karşısında gözyaşı döker – Rothko resimlerini yapma sürecinde yaşadığı ruhsal deneyimleri, onun tablolarına bakan insanların da yaşadığına inanıyordu. Rothko’nun ölümünden otuz yıl sonra çocukları tarafından yayınlanan sanata ve hikâye anlatımına ilişkin yazılarında, sevilen ressam sanatın bulaşıcı mest ediciliğinin bakanın gözünde nasıl büyülü bir etki yarattığını

Seri Katillerin Psikolojisi

Karındeşen Jack’ten bu yana araştırmacılar ve dedektifler bir seri katilin akıl yapısını anlamak ve yorumlamak için büyük çaba sarf etmişlerdir. Bir kişiyi seri katile dönüştüren sebeplerin arkasında anormal seviyede düşük ya da yüksek IQ olduğu sıklıkla iddia edilmiştir; fakat elbette durum yalnızca bundan ibaret değildir. Her ne kadar bu konudaki incelemeler sürüyor olsa da; bir