B. FRIEDAN’dan çeviren: Doç. Dr. Mine Tan Her şeyin Sigmund Freud’la başladığını söylemek biraz yanlış olur. Gerçekte Amerika’da bu iş 1940’lardaki tam anlamıyla başlamamıştı. Kaldı ki bu başlangıç da daha çok bir sonucun engellenmesi niteliğini taşıyordu. Kadınların hayvan olduğu, biraz aşağılık insanlar olduğu, erkek gibi düşünme yeteneği bulunmadığı, erkekleri doğurmak ve onlara, hizmet etmek için

Tagged under:

Siz onu okurken, onun da sizi okuduğu türden bir kitap. Anais Nin, geceye ait zevklerimiz bilimin bir konusu haline gelmeden önce günlüğüne şöyle yazmıştı; “Dünya, rüyalar yokken ağır ve mattır”. Bu düşünce Freud‘un 1900 yılında ufuk açıcı kitabı Düşlerin Yorumu‘nun yayınlanmasıyla birlikte daha hareketli bir hal aldı. Düşlerin Yorumu adlı kitapta, efsanevi psikanalist olan Freud’un

Tagged under:

Oyunun zıttı ciddi olan değildir, gerçek olandır. Susan Sontag günlüğünde “Yazmak; mobilyalar gibi büyük olan bazı fantezilerin geçemeyeceği küçük bir kapıdır” demiştir. Tüketici kültürünün yaratılışındaki ana figür olan ve ayrıca, kendi miti olan – modern oyuncağın – usta yaratıcısı olan Sigmund Freud, kariyerinin büyük bir bölümünü rüyaların psikolojisini keşfetmeye adamıştır. 1908 yılında fantezilerin ve yaratıcılığın

Onun Amerikasını Onsuz Keşfetmek Pekâlâ Mümkün OlacaktıArtist, San’at ve Kitap Hakkında Telekkiler Birçok edip münekkit1 ve şairlerimiz mütemadiyen sanatın kolay ve güç tarafından; müvazeneden2, şekilden, bir kitapta aranılması lâzım gelen şeylerden bahsediyorlar. Fakat hiçbir zaman temas ettikleri noktalara tam bir cevap veremiyorlar. Daima kafamızda bir sürü istifham3 işareti canlanıyor. Bütün bu makalelerin sonunda alacağımızı almış

Giriş İnsanın psikanalizin eksenini oluşturan temel mefhum olarak “bilinçdışı” ile olan maceralı ilişkisi kuşkusuz en belirgin şekilde “Freud’dan önce bir bilinçdışı var mıydı?” sorusunda yansıyor. Burada aynı soruyu bir kez daha sormaya kalkışmadık. Buna karşın Bilinçdışı kavramını, analitik literatürün farklı kesitlerinde ve bölgelerinde belirdiği ve geliştiği biçimiyle eleştiri konusu haline getirmeye çalıştık: Ignoramus sorununu ortaya

Tagged under: ,

“Artık her okul çocuğunun da bildiği gibi, yeni bir Žižek kitabı, özel bir sıra izlemeksizin, Hegel, Marx ve Kant tartışmalar; sosyalizm öncesi ve sonrasına dair çeşitli anekdotlar ve düşünceler; Kafka’nın yanı sıra Stephen King ve Patricia Highsmith gibi popüler yazarlar üzerine notlar; operaya (Wagner, Mozart) göndermeler; Marx Kardeşler’den aktarılan şakalar; müstehcen ve hatta cinsel feveranlar;

Ruhu Yeniden Bulmak

[2] 1913 yılının Ekim ayında sel görüsünü yaşadığım dönem bir insan olarak benim için önemliydi. Bu dönemde, hayatımın kırkıncı yılında, kendim için istediğim her şeye ulaşmıştım. Onur, güç, zenginlik, bilgi ve her türlü insani mutluluğa ulaşmıştım. [ÖH ii(r)] ¹Cap i. ² Neden sonra bu debdebenin artmasını istemekten vazgeçtim, istek benden çekildi ve yılgıya kapıldım. ³

Tagged under:

Gerçekleri ortaya koyarak işe başlayalım: Ben yetmiş dokuz yaşındayım. Hal böyleyken gençlikten söz etmeye beni hangi şeytan dürttü? Üstelik de gençlere gençlikten söz etmek gibi bir şeyi neden dert edindim? Gençlik deneyimlerinden söz etmesi gerekenler aslında gençler değil midir? Hayatın tehlikelerini bilen, gençlere böyle bir dünya bırakırken kendilerini korumalarını ve sakin kalmalarını öğütleyen yaşlı biri

Tagged under:

Bu tez Sylvia Plath’ın şairliğini intiharıyla birlikte ele alır, yani tarihsel açıdan intiharı bağlamında analiz eder. Birinci bölümde Sylvia Plath’ın Gizdökümcü Tarz’daki yerini değerlendirebilmek üzere bu akımı tanımlamaya çalışacağım. Bu türün kökenlerine bakıp bazı örnekler sunmak, Plath’ın yararlandığı kaynaklarla kendi eserleri arasındaki ortaklıkları ve farklılıkları belirlemek açısından uygun olacak. İkinci bölümde, psişik etkilerin sanatsal yaratılar

4. Dil ve Mantık Psikozlar arasındaki bu farkların bazılarını nasıl açıklayabiliriz? Dışarıdan müdahaleye uğrama fikri hem paranoyada hem şizofrenide mevcutken, şizofrenide bu müdahale niye düpedüz kişinin içine girip onu hem bedeninden hem düşüncesinden mahrum bırakabiliyor? Bunalımda olan bir kişi, adeta yerinde bir başkası varmış gibi yürüdüğünü, yemek yediğini, yaptıklarından kopuk hissettiğini söyleyebilir; fakat şizofrenide, bunların

Tagged under: