Edip Cansever‘in, Kapalıçarşı’daki, antikacı dükkânına ilk defa geçen yaz Sabahattin Batur‘la gitmiştim. Sıcak bir ağustos günü idi. Dik bir merdivenden dükkânın üst kısmına çıkmıştık. Ortasından kesilmiş bir silindire benzeyen bu oda Edip Cansever’in kulesiydi; fildişinden değil halıdan bir kule. Halılar, halılar, halılar… Edip’in masası tam karşıdaydı. Masanın üzerinde kitaplar, dergiler. “Çay mı, kahve mi?” Kahvenin
Şiir ve diğer sanat yüzleri yaşam aynasında kendisini görür. Yaşam aynasında şüphenin yüzü hep vardır, çünkü! Bilinmezlik ve sorgulayış o aynaya çarpan anlam ışıklarıdır. Sorgulayış ve şüphe hayatın içinde canlı organizmalardır. Yaşayacağı süre sonsuzdur! Hayatı çözen merak anahtarı, bize şiirin saklı olduğu mahzenlerin kapısını açar! Bize bahşedilmiş sanatsal özgürlüğümüzü güzel görsel çıkarımlara (resim, heykel, el