Ben bir çocuk doğurdum, bir oğlan ama binlerce kızım var. İçinizde Siyah, Beyaz, Yahudi, Müslüman, Asyalı, ispanyol. Kızılderili ve Alcutlar var.
Kiminiz şişman, kiminiz zayıf ve güzel ya da çirkin, eşcinsel ya da değil, eğitimli ya da okumamışsınız ve ben hepinize sesleniyorum.
Maya Angelou (Marguerite Ann Johnson) 4 Nisan 1928’de, St. Louis, Missouri’de doğdu. Babası Bailey Johnson bir kapı görevlisi ve beslenme uzmanı; annesi Vivian Baxter Johnson bir hemşire, emlakçı ve deniz tüccarıydı. Angelou’ ya ‘Maya’ lakabını veren kişi abisi, Bailey Johnson Jr idi.
Maya Angelou Amerikalı bir şair, anı yazarı ve oyuncudur. Angelou en çok, Uluslararası Kitap Ödüllerine aday gösterilen ve başyapıt olarak adlandırılan; ‘Kafesteki Kuşların Neden Şarkı söylediğini Biliyorum’ şiiriyle başlayan altı adet otobiyografiden oluşan kitap serisiyle tanınmaktadır.
Şiirlerinin derlemesi olan ‘Ölmeden Bana Soğuk Bir İçki Dök’ isimli kitabı Pulitzer Ödülü‘ne aday gösterilmiştir. Angelou, bunun benzeri başarıların yanı sıra, 1993 yılında Başkan Bill Clinton’ın yemin töreninde ‘Sabahın Nabzında’ isimli şiirini sesli okuyarak halkın iliklerine kolaylıkla işleme fırsatını yakalamış; bununla birlikte takribi başarılar, Angelou’nun otuzdan fazla üniversitenin onursal ödüllerine layık görülmesine olanak tanımıştır.
‘Kafesteki Kuşların Neden Şarkı Söylediğini Biliyorum’ 1969’da kaleme alınan, şair Maya Angelou’nun hayatının ilk yıllarını anlatan bir otobiyografidir. Kitap, üç yaşındaki Maya ve abisi Bailey Johnson Jr.’in büyük annelerinin yanına, Stamps, Arkansas’a yollanmalarıyla başlayıp Maya’nın on yedi yaşında anne olmasıyla son bulur.
Amerikan Sivil Hakları Hareketinin son dönemlerinde, Maya Angelou’ya ‘Kafesteki kuşların neden şarkı söylediğini biliyorum’ şiirini yazdıran şey; önceleri bir papaz, daha sonra bu harekete önderlik edenlerden biri olan Martin Luther King’in suikasta uğramış olmasıdır. Martin Luther King 4 Nisan 1968’de, Memphis, Tenessee’de suikasta kurban gitmiştir. Ölümünden sonra 1977 yılında King, Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı Özgürlük Madalyası ve 2004’te Kongre Altın Madalyası ile onurlandırılmıştır.
Amerikan Sivil Hakları hareketi (1955-1968) Birleşik Devletlerde Afrikan Amerikanlara uygulanan ayrımcılığı ortadan kaldırmaya ve Güney eyaletlerde oy kullanma hakkını elde etmeye yönelik başlatılan reform hareketlerini ifade eder. Yaklaşık olarak 1966’dan başlayıp 1977 yılına kadar süren Siyah Güç Hareketi hedeflerini büyüterek siyahi ırkın tanınması, ırklar arası eşitlik, ekonomik ve politik bakımdan kendine yeterlilik ve Beyaz ırkın hegemonyasından özgürlüğü amaç edindi. SNCC, CORE ve SCLC gibi kuruluşların yanı sıra Sivil Hakları Hareketinde aktif rol oynayan kişiler, bu harekete Güney Bağımsızlık Hareketi demeyi tercih eder; zira bu dava, yasalar altında işleyen sivil hakları elde etmekten daha fazlasıydı, bu dava siyahi ırkın bağımsızlığı, itibarı, onuru, ekonomik ve sosyal eşitliği erişmeyi içeriyordu.
Sivil Haklar Hareketi aşamasında kayda değer kanuni başarılar elde edildi: 1964 Sivil Hakları Hareketiyle iş yerlerinde ve halk yerleşkelerinde uygulanan ayrımcılık yasaklandı.
1965’te Oy Kullanma Hakları Hareketleri ile siyahilerin oy kullanma hakları koruma altına alındı; 1965’te Göçmenlik ve Askerlik Vazifesi Hareketleri ile Avrupalı Gruplar dışında kalan ırklara Amerika’nın kapıları çarpıcı biçimde açıldı ve 1968 Sivil Hakları Hareketiyle ev alım satımında yapılan ayrımcılık tamimiyle ortadan kaldırıldı.*
Maya Angelou’nun ırk odaklı şiirlerinin çok güçlü bir nüansı vardır. ‘Kafesteki kuşların neden şarkı söylediğini biliyorum’ adlı şiiri, Afro-Amerikan kesimin siyasi ve sosyal alanda gördüğü baskı ve itelemeyi konu alır. Yetişkinliğe adım atma hikâyesini aracı olarak kullanarak, ırkçılık ve travmaların üstesinden güçlü bir karakter ve edebi aşk ile nasıl gelinebileceğinin yollarını okura resmeder. Güney’de büyümüş ve – daha sonraları San Francisco’daki savaşa tanıklık etmiş- genç bir siyahi kadın olarak Maya Angelou beyazlardan ve pek çok adamdan kötü muamele görmüştür.*
Özgür bir kuş
atlar sırtına rüzgârın
ve akıntının bittiği yere dek
süzülür üzerinden akarsuyun
kanatlarını batırır
günün turuncu ışıklarına
ve cüret edip söyler
gökyüzünün sahibi olduğuna
Oysa dar kafesinde yürüyen bir kuş
göremez ne yazık ki
öfkeden parmaklıkların ötesindekini
kanatları yolunmuş ve ayakları bağlı
şarkı söylemek için açar gagasını
Kafesteki kuş söyler şarkısını
titrek sesi korkusundan
bilmediklerinin
ve evveldir hasretini çektiklerinin
uzak tepelerden duyulur sesi
söylerken kafesteki kuş özgürlüğün ezgisini
Özgür kuş ise peşindedir başka bir meltemin
uğultulu ağaçların arasından süzülürken alizeler
ve beklerken şişman bir solucan şafakla ışıyan çimenlerde
koyar kendi adını gökyüzüne
Oysa düşlerin mezarlığındadır kafesteki kuş
kâbusun çığlıklarında yankılanır gölgesi
kanatları yolunmuş ve ayakları bağlı
şarkı söylemek için açar gagasınıKafesteki kuş söyler şarkısını
titrek sesi korkusundan
bilmediklerinin
ve evveldir hasretini çektiklerinin
uzak tepelerden duyulur sesi
söylerken kafesteki kuş özgürlüğün ezgisini
Şiirlerin yapısını dize, beyit ve dörtlüklerden oluşan kıtalar gibi unsurlar meydana getirir. Şairler dışavurumcu ve imgesel çalışmalar ortaya koyabilmek için dilin kullanım biçimini ve özgül bir yapıyı birbirine ilikler. ‘Kuşların Neden Şarkı Söylediğini Biliyorum’ şiirinin şekli, dörtlü ve beşli bölümlerin birleştirilmesiyle ve lirik bir anlatımla oluşturulmuştur. Maya Angelou, şiirde duygu ve düşüncelerini öz bir şekilde dışa vurmaktadır.
Dizeler, bölüm olarak adlandırılan gruplara ayrılır. Uyak türleri genel olarak dizenin sonundaki sese bağlı olarak işlenir. “Kafesteki Kuşların Neden Şarkı Söylediğini Biliyorum” şiiri, AAAB uyak örgüsünü takip eder. Belirli bir uyak biçimini izleyen ilk iki dizenin esnekliği, kuşun hapsedilişini simgeler ve her bölüm AAAB uyak örgüsüyle devam eder. (Thrill/Korku, Hill/Tepe, Shrill/Tiz Ses, Freedom/Özgürlük) Farklı bir uyak örgüsüyle devam eden üçlü dizelerin sert bir yapıya sahip olması ise kuşun esaretini temsil eder. Ancak her bölüm sonu uyak biçimini bozan bir sözcükle biter: thrill (korku), shrill (tiz), hill (tepe), freedom (özgürlük)
Metafor bir sözcüğün ya da sözcük kalıplarının kelimenin tam anlamıyla başka bir sözcüğe ya da sözcük kalıplarına aktarıldığı, benzerlik ya da analoji katan mecaz anlamıdır. Maya’nın insanın içine işleyen bu şiiri özgürlük izdeminin etrafında dolanır. Konu özgürlük olduğunda Maya Angelou çarpıcı metaforlar, kendi insanlarını akla getiren sözcükler, anlatım biçimleri, imgelem ve kendi içindeki paradoksları kullanarak okura yükselen öfkeyi ve adaletsizliği en gerçekçi şekilde hissettirir. Örneğin, ‘Öfkeden Parmaklıklar’ metaforu tarih boyunca köleleştirilen masum insanları temsil eder. ‘Kafesteki Kuşların Neden Şarkı Söylediğini Biliyorum’, ihtişamlı ve kusursuz bir kahramanın, azınlık olan siyahi ırkı ıstırabından kurtarmasını ve beyazların sahip olduğu hakları kendilerinin de edinebileceği umudunu vermesini konu alır. Aynı zamanda, kafes, şiirde beyaz insanları işaret eden metafordur.
İlk beyitte, özgür ve lider ruhlu olan insan siyahi ırka umut olmak için bir anda çıkagelir. Şiirde bahsedilen, özgür kuşun kanatlarını açıp istediği yere uçabileceği bilgisine bakılacak olursa, kahraman büyük olasılıkla çoğunluğun arasından gelmektedir. O baskıcı çoğunluğun kurallarını yıkar ve uçup gider.
Şiirin ikinci beyiti kahramanın, kendi bilgilerini aktararak, azınlığın sahip olduğu entelektüel seviyeyi beyazların seviyesine taşıma çabasını anlatır. Azınlığın içinde bulunduğu korku hükümranlığını yok sayıp insanlara otorite ile mertçe ve ölümüne dek savaşmaları için çağrıda bulunur. Kudreti ve becerileriyle, azınlığı, zalim otoritenin yönetiminden kurtarıp özgürlüğün sesine iliştirir.
Üçüncü beyit, beyazların azınlığın bu ayaklanması karşısında verdiği tepkiyi ele alır. Beyaz çoğunluğun, kendi rejimlerinin artık sürmeyeceği korkusuna kapılması, siyahların bu durumdan faydalanmasına ön ayak olur. Hareketlerini güçlendirerek, özgür insanlar olarak kabul edilip beyazlar ile aynı haklara sahip olana dek savaşmaya devam ederler.
Dördüncü beyit kahramanın ölümünü ve adını, mücadelenin ruhuna ışık tutması için arkada bırakmasını konu alır. Bu bölümde siyah insanlar, ölen kahramanları için gözyaşlarıyla birlikte hüzün dolu sözlerini dökerek, kahramanlarının ardından yas tutarlar. Beşinci beyitte, beyaz insanın siyahların kahramanının ölümüyle mutlu ve cefasız, hayatlarına devam etmelerini konu alır. Yarattıkları korku ve terörü sürdürmek için onlara yeni bir gün doğmuştur.
Son beyitler ise, siyahiler yegâne amaçlarına, beyaz insanın entelektüel seviyesine ulaşıncaya ve özgür insanlar olarak kabul edilecekleri güne dek bu savaşın asla bitmeyeceğini vurgular.
Çeviri: Hande Karataş
tabutmag 2. sayı