1 Mayıs 1977. Kendimi bildim bileli örgütlerimin katıldığı bütün özgürlükçü eylemlere katılırım. O gün de “Türkiye Yazarlar Sendikası” saflarındayım. Görkemli bir işçi bayramı kutlaması sona ermek üzere. Sıra Kemal Türkler’in konuşmasına gelmiş. Güler Yücel’le saflarımızı bırakıp Cafe Bulvar’a giriyoruz. Orada başka arkadaşlar da var. Anımsadığım kadarıyla, Mustafa Kemal ve Tektaş Ağaoğlu, Kıvanç Ertop, Ela Güntekin,
Sinema dünyasının gözde oyuncu, yönetmen, yapımcı ve senaryo yazarlarının, kendileri, başkaları ya da sinema dünyası üzerine itiraflarında bugün konumuz yazarlar: “Sorun da “Şerit değiştirmek” Filmin temeli senaryodur; senaryosuz hiçbir şey olamaz.Raymond Chandler Kitaplarım iyi olsaydı, Hollywood’a çağrılmazdım. Kötü olsaydı, ben gelmezdim.Raymond Chandler Buraya geldim geleli, “Abraham Lincoln”u dört kere yazdım; biri çok iyiydi. Kabul etmediler
Ümid Gurbanov üzerinden, “Karanlığın Sol Eli”, “Yer Deniz Üçlemesi”, “Mülksüzler” ve birçok kült romanın yazarı olan Ursula K. Le Guin’in, 2014 yılında Portland Community College adlı üniversitede yaptığı söyleşiden “Mülksüzler” romanını yazma sürecini anlatışına dair bir çeviri.
usul usul konuşuyorlar aralarındadenize bakıyorlar bazen – çatalını gezdiriyor biri tabağında –gölgesi bir kuş ölüsükarşıda yeni budanmış ağacın– olsa, başlangıçlar sona kalsa –kolyesiyle oynuyor kadın – tabağımda soyulmuş elma – saatime bakıyorum sık sıkkapıyı gözlüyorum aradabiraz soğuk mu geliyor ne – kapatır mısın –sinirli bir kırmızılık suya batıyordüşünüyorum, ansızın bir dost yüzü mügörmemişim de yıllarca.
1Mavi geldi. Ve mavinin çağı çizildi. 2Kaç çeşit mavi verdi Akdeniz? 3Venüs, maviler denizinin annesi. 4Yunanlıların mavisi,dinlenir, bir tanrı gibi, sütunların üstünde. 5Tatlı, orta çağ mavisi. 6Erden, el değmemiş mavisini getirdi,mavi Meryem, mavi Meryem Anamız. 7Paletinde buldu. Ve getirdien gizli maviyi gökyüzünden. Diz çöküp başladı sürmeye maviyi.Melekler maviyle kutsadı onu.Adını da koydular: Beato Mavi Angelico.
Geleceğin dünyası, robot kölelerimizden bir şeyleri yapmalarını bekleyerek uzanabileceğimiz rahat bir hamak değil, zekâmızın sınırlarına karşı daha zorlu bir mücadele olacak. “Zekâ iyi niyet anlamına gelir” diyor Simone de Beauvoir, yirminci yüzyılın ortalarında. O zamandan bu yana, değerlerimize uymayan bu yeni teknoloji çağıyla birlikte iyi niyetimize bir şeyler oldu. Dönüşüm şu: daha az ihtiyaç duyulan,

Samuel Beckett: Quad I+II (play for TV)

Orada büzüşmüş kalmışken,küçük tapınma yerimde, karanlıkta,kimsenin beni göremediği o yerde,yalvarmaya başladım,ona, görünmesi için,bana görünmesi için. Ne zamandır âdetim, alışkanlığım olmuştu bu benim.Ses çıkarmadan,zihinsel bir yakarış,ona, görünmesi için,bana görünmesi için. Gecenin köründe,yorgunluktan bitip tükeninceye kadar. Ya da,tabii,taa ki – “Bir karenin dört köşesi, dört eşit kenarı, iki eşit köşegeni ve bir merkezi olduğu akla yatkındır. Ama
1976 tarihli Rusça ismi Зеркало времени (Zerkalo Vremeni) olan bu yapım, ışık vasıtasıyla taşınan görüntülerden yola çıkarak bir anlamda zamanda yolculuk yapmanın olanaklılığına değiniyor. IMDB linki: https://www.imdb.com/title/tt6991918/Çeviri: Ümid Gurbanov

Akgün Akova – Ve Ağzın Uçar

Dilerim Dubrovnik’te bir aşk ezgisi bir çellonun tellerinden yavaşça aşağıya kayar, ayaklarımızın ucundan geçer, kırgın sokakları aşar, rıhtımdaki tekneye biner; yeni boyanmış, hatta dokun bak, tam da kurumamış kızıl bir adaya gider ve ben seni öperim. Dilerim Buenos Aires’te, Astor Piazzola’nın ruhu bandoneonunu omzuna asar, penceresinde yağmur damlalarının kafede masamıza gelir; “Yaklaş bana kalbimi duyacaksın

Ölmek Özgürlüğü: Montaigne

Filozofluk yapmak kuşku duymaktır derler, öyleyse benim için saçmalamak, aklına eseni söylemek, daha zorlu bir nedenle, kuşkulanmak olmalıdır. Çünkü araştırmak, çözüm getirmekse kürsü başkanının işi. Benim kürsü başkanım tanrısal gücün yetkisidir, ki o kimseyi dinlemeden yönetir bizi ve insanlara özgü boş çekişmelerin üstündedir yeri. Philippos kılıç elde Peloponez’e girince, biri gelmiş Damidas’a demiş ki, bu