Düşüncenin her yeri, aslında hiçbir yerdir. Lewis Carroll‘ın “Aynanın İçinden“ isimli kitabında Beyaz Kraliçe geçmiş yerine geleceği hatırlar. Tıpkı kitaptaki diğer meseleler gibi, görünürde mantıksız olan bu mesele aslında felsefi bir dâhilik hareketidir. Hatta Lewis Carroll’ın, Einstein ve Gödel doğrusal zaman anlayışımızı değiştirmeden yarım asır önce gerçekleştirilmiş olduğu bir öngörüdür. Zamanın kafa karıştıran doğasının, insanların
Nesneler arasındaki benzerliklerde çok belirgin bir nokta yoktur, bundan dolayı benzeşme ya nadiren olmuştur ya da hiç olmamıştır. Her şeyin temelinde insanın hayal gücü vardır. Bunun doğru ve işe yarar olduğunu da biliriz. Buradan Mona Lisa’nın gülüşü doğmuş ve her açıdan farklı bir gizem ortaya çıkmış, farklı bir parçanın varlığını gözler önüne sermiş ve çok

Mutlu Diyarları Arayan Seyyah

Singapurlu sanatçı Josef Lee, “Beni Mutlu Bir Yerde Uyandır” adlı neredeyse sözsüz ve kısa çizgi hikayesinde, mutluluğun olduğu bir yerleri bulmak için dünyayı dolaşan bir uyur-seyyahın öyküsünü anlatıyor. Eğer kendisi uyurken mutluluğun olduğu topraklara gelinirse, orayı kaçırmamak için yanında, diğer insanların kendisini uyandırmalarını istediği bir kağıt taşıyor. Fakat kimse uyandırmıyor, ta ki… Hikayede, kahramanımız kullanabileceği
Bir arkadaş, içindeki vahşi olasılıkları serbest bırakmak için senin hayatını uyandırır. Aristoteles felsefi bir kurum olarak arkadaşlığı, iki ruhun birbirine ayna tutması sanatı olarak tanımlamıştır. İki bin yıl sonra Emerson, arkadaşlığın iki sütunu olan doğruluk ve şefkat kavramları üzerinde düşünmüştür. Bir asır sonra ise C.S. Lewis şöyle yazmıştır; “Arkadaşlık; tıpkı felsefe, sanat ve evrenin kendisi
Sorunlu bir kızın bir kitaba ihtiyacı olduğunu asla bilemezsin. Ursula K. Le Guin halk kütüphanelerinin önemine dair “kütüphane bir odak noktasıdır, halk için kutsal bir yerdir” demiştir. Thoreau, kütüphaneleri insanın hayal gücü ve edebiyat için güçlü bir besin kaynağı olarak görmekteydi. Kütüphaneler, edebi hayal gücünü nesilden nesle besleyen ve merakı besleyen büyüleyici mekânlar olagelmişlerdir. Bu
Değersiz olmayan tek şey, hayatı hakkıyla ve dürüst bir şekilde yaşamaktır. Bunu yapmayanlar ise sabretmelilerdir. “Ölüm dostumuzdur” der Rilke, 1923 tarihli bir mektubunda ve devam eder “kesinlikle öyledir çünkü doğada, aşkta kısacası her yerde mevcuttur”. Ve hâlâ ölümsüzlüğe ulaşamadığımızdan, arkadaşlığımız baki kalacak gibi görünüyor. Rilke’den on sekiz yüzyıl önce Roma İmparatoru ve Stoacı düşünür Marcus
Hayatta tökezlediğimizde, talihsizliklerin son bulmasını ve hatalarımızı sihirli bir şekilde telafi etmeyi dileriz. Japon çocuk kitapları yazarı ve sanatçı Akiko Miyakoshi Ormanda Çay Partisinde insanlığın sıra dışı kurnazlığını ve duyarlılığını derinlemesine inceliyor – Carroll’un gösterişli mizahı olmadan Alice Harikalar Diyarında; Grimm kardeşlerin şiddet içeren anlatısı olmadan kırmızı şapkalı orman gezgini kahramanları Kırmızı Başlıklı Kız gibi
Bulutlar kelimesiz fikirlerdir Bilim insanları bir bulutun 100 file tekabül eden ağırlığı nasıl havada tuttuğunu veya kapalı havalarda zihnimizin daha berrak olduğunu açıklayabilirler. Belki de sadece bir şair ve ressam bulutların anlaşılmaz etkileyiciliğini açıklayabilir. 1999 yılında, Pulitzer ödüllü şair Mark Strand ve sanatçı Wendy Mark, alışılmadık bir proje ile bir araya geldiler: geldiler: 89 Bulut.

20+ pek bilinmeyen Voltaire sözü

Klasikleşmiş yapıtlarında ve mektuplarında dinin, aristokrasinin ve toplumun canına okuyan Fransız filozof ve yazar Voltaire‘in 321. yaş günü kutlu olsun. Kendisinden alıntılanan sözlerde “écrasez l’infâme“ (kötü şöhretlilere ağzının payını verme) ve hicivle aktardığı gözlemleri hemen göze çarpıyor. Aslına bakarsak “kimsenin buna zamanı yoktu” akımının öncüsüdür. ​ Cahilliğin, tiranlığın ve insanların aptalca düşüncelerinin onu susturmasına asla

Vincent van Gogh: Boş Kanvas

Boston Kitap Festivali’nde yapılan bir sohbette saygıdeğer ve bilge Amanda Palmer, en iyi ve yakın arkadaşının ölümüne tanık olmanın yürek parçalayıcı tecrübesinden ve bu tecrübenin kendisine nasıl yansıdığından söz etti: Bu odadaki herkes bir gün ölecek, oldukça çabuk bir şekilde – arkamızda bir şey bırakmış ya da bırakmamış olacağız. Benim ilham aldığım sanatçılar bana, “Aman