Ulus Baker —Sanat ve Arzu

“Bakış açısı” nedir?; görüş, kanı, kanaatle arasındaki farklar. – Heidegger’in ayrımı: “gerçek hayatta gözlemlemek” ve “modern bilimin laboratuvar koşulları”. – Pavlov’un deneyi ve bakış açısı problemi; affect’ler. – Anlama ile hissetme ayrımı. – Nietzsche’de tragedyanın ölümü. – Physis, aisthesis. – Eski Yunan’da formlar öğretisi, aşkın biçimlerin ardışıklığı. – Kepler’in devrimi: aşkın formların ve ayrıcalıklı anların
1. Şuradan başlamak istiyorum: Yaygın bir anlayış ve o yaygın anlayışın da dile yansıyan bir betimlemesi var, “0 kötüdür!” veya “kötü insan, iyi insan” gibi. Bu ifadeler kötülüğün, kötü olarak nitelenen kişinin özüne ait olduğunu dile getiriyor. Kötülük denilen şey özsel midir? Oysa yaygın olarak hiç kimse kendini kötü olarak algılamaz, tanımlamaz. Kötülüğü ötekine ait

Abidin Dino ve İlhan Berk

Her şairin bir “anahtar sözcüğü” var gibime gelir. İlhan Berk’in “anahtar sözcüğü”: “İşte” İlk kitabının ilk sözcüğü kesinlikle budur: “İşte kurşun kubbeler şehri İstanbuldasın/Havada kaçan bulutların hışırtısı” (İstanbul, 1947) Aynı kitapta “işte”ler hiç eksik olmaz! Bir de “Galile Denizi”ne bakalım: “Belli sevişme vakti/İşte pencereler kollarını açtı” (1958). Ya da “Türkiye Şarkısı”nı dinleyin: “İşte gün ışığı
9.1.84Paris Sevgili İlhanDoğrusunu istersen İstanbul üstüne yazdığın herzeleri seveceğimi peşin biliyordum. Gelgelelim Galatayı yazmana: Geç bile kalmışsın, önemli Konu, sabırsızlıkla bekliyorum kitabını. Benim bildiğim Galata çok kişisel, teker teker Galata insanlarını sayman zor, çoğunu sen de tanıdın. Kamondo’da. Tam ne yapmak ve nasıl yapmak istediğini de bilmiyorum. Bizansı, Osmanlıyı içine alıyor mu kitabın? Üç beş
Yanlış bir dille doğru bir cümle kurulmaz. Romansa (ne yazık ki) cümlelerden oluşur.Ferit Edgü, Yeni Ders Notları, s.162 ‘Popüler’ olan, dolayısıyla ‘çok satan’ kitapları, ilkece, okumam — isterseniz ‘elitizm’ deyin; ama, ilkin şu ‘best-seller’ deyimi itici benim için: Düz anlamıyla, “en iyi-satar” diye çevirirsek, bu iki nitelemenin yanyana bulunmasının, tarih boyunca —yalnızca edebiyat alanında da
Akıl ve çılgınlık arasındaki ufak, yıldırım hızına sahip atlayışı sözcüklerle nasıl anlatabilirim. Beyin, düşünce kendini özgürleştiriyor, fırlıyor, bir roket gibi evrene, boşluğa, sonsuz boşluğa. Onunla birlikte gövde de. Ya da gövde kalıyor da, düşünce gövdeyi koparıp sonsuz boşluğa doğru uçmaya başlıyor… Son Aşk Çengelköy’de deniz kıyısında, caminin avlusunda o bildik yüzyıllık çınarın dibindeyiz. Ana gövde
Birinci Konsül Bonaparte’ın muhafız birliğine verdiği günlük emirdir: “Kumbaracı askeri Gobain aşk yüzünden intihar etti: Üstelik çok iyi bir askerdi. Bir ay içinde birlikte ortaya çıkan ikinci olay bu. Birinci Konsül muhafız birliğine şu emri tebliğ eder: Bir asker tutkularını, acısını ve melankolisini yenmelidir; ruhun acılarına sabırla katlanmada, bir bataryanın mermilerini dimdik göğüslemek kadar gerçek
Küçük bir çam ormanı. Vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi. Bir siyah gözlükten görülen yerde ve ağaçlarda güneş parçaları. Sonra uzak, göğün kendi renginden biraz daha koyu kıyılara giden hudutlu bir deniz… İşte böyle bir yerde köyün insanlarını düşünüyorum. Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini oradan
Güneş cebimde bir bulut peydahladı. Taş, kördür diye yazdım. Ölüm, geleceksiz. Şeylerin yalnız adı var. ve: ‘Ad evdir.’ (Kim söyledi bunu?) Dün dağlarda dolaştım, evde yoktum. Bir uçurum bize bakmıştı, uçurumun konuştuğu usumda. Buydu bizim kendine sonsuz olanı duyduğumuz. Nesneler ki zamanda vardır. Terziler çıracısı Hermüsül Heramise’nin pöstekisi her bahar ayaklanırdı. Yağmur yağmamazlık edemez. Taş,

Octavio Paz, Telaş

Uyuşukluğuma, şiş gözlerime, dolu işkembeme, mağaradan henüz ayrılmış gibi görünmeme karşın hiçbir zaman durmam. Acelem var. Her zaman telaş içinde oldum. Gece gündüz bir arı vızıldar beynimde. Sabahtan geceye, uykudan uyanışa, kalabalıklardan yalnızlığa, şafaktan alacakaranlığa zıplarım. Dört mevsimden her birinin bana varsıl sofrasını sunması yararsız; kanaryanın sabah şakıması yararsız, yararsız yaz ırmağı gibi sevimli oluşu