Dante’nin şiir külliyatı medeniyetimizin en büyüleyici yaratıları arasında yer alıyor – öyle ki yüzyıllar boyunca sanatçılar onun verdiği ilhamla eserlerini tekrar tekrar yorumladı ya da tasavvur etti. William Blake İlahi Komedya için nefes kesici gravürler yaparken, Salvador Dali, Inferno’nun karanlık ve tensel bir yorumunu renkler aracılığıyla aktardı. En çok bilinen ve çarpıcı çalışmalara imza atan

Başkaldıran İnsan – Albert Camus

Kimdir başkaldıran insan? Hayır diyen biri. Ama yadsırsa da vazgeçmez; evet diyen bir insandır da, hem de daha ilk deviniminde. Bütün ömrünce emir almış bir köle, birdenbire, yeni bir emri kabul edilmez bulur. Bu “hayır”ın içeriği nedir? Örneğin, “fazla uzadı bu iş”, “buraya kadar evet, burdan ilerisine hayır”, “çok ileri gidiyorsunuz”, ya da “geçemeyeceğiniz bir

George Orwell – 1984

Parti iktidarda olmayı, yalnızca kendi çıkarı için istiyor. Başkalarının iyiliği bizim umurumuzda değil, bizi ilgilendiren yalnızca iktidardır. Servet, lüks, uzun yaşamak ya da mutluluk değil, yalnızca iktidar, salt iktidar. Salt iktidarın ne demek olduğunu birazdan anlayacaksın. Bizi geçmişteki tüm oligarşilerden farklı kılan, ne yaptığımızı biliyor olmamız. Onların hepsi, hatta bize benzeyenleri bile korkak ve ikiyüzlüydü.

Carl Gustav Jung

Yaşam bana hep kök gövdeden beslenen bir bitkiyi anımsatır. Yaşamın kök gövdesinde saklandığı ve görünmez olduğu doğrudur. Toprağın üzerinde görünense yalnızca tek bir yaz dayanır; sonra da solar gider. Kısa ömürlü bir görüntü bu. Yaşamların ve medeniyetlerin sonu gelmeyen oluşumlarını ve yok olup gidişlerini düşündüğümüzde mutlak bir hiçliğin etkisinden kurtulamayız. Buna karşın ben, hiçbir zaman
bu yürek seni seveceğini biliyordu herhalde bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir bire bin veren buğday elmadaki mayhosluk hukuku beşer cincinli hamam çizmeli kedi sanki elleriyle komuşlar gibi ikimizden bir ismar seni sevmemiş olsam sözlerim yarı yarıya gözlerim yarım ellerim çolak hüseyin eli seni sevmesem nefes almayı beceremem ki bugün günlerden ne cumartesi seni sevdiğim

Ingmar Bergman

Her duygu, her hareket, her bedensel rahatsızlık, kullandığım her sözcük için büyük bir depo dolusu açıklamam var. İnsan anlayışla başını eğiyor. Böyle olması gerekliydi: Yine de bu yaşam uçurumunda boylu boyunca düşüyorum. Bu uçurum bir gerçek, ayrıca da dipsiz. İnsan bu taşlı derede ya da suyun yüzünde kendini öldüremiyor bile. Anne, sana sesleniyorum, her zaman
Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu, insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz. Benim nazariyem şudur ki, insanlar kainatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. Saatler de böyledir. Sahiplerinin mizaçlarındaki ağırlığa, canı tezliğe, evlilik hayatlarına ve siyasi akidelerine göre yürüyüşlerini ister istemez değiştirirler.

Bedri Rahmi Eyüboğlu, “Yaşadım”

Bir yanım tuz, Bir yanım şeker Tuzdan yanayım Bir yanım deniz Bir yanım toprak Denizden yanayım Bir yanım sen Bir yanım ben Senden yanayım Bedri Rahmi Eyüboğlu, “Yaşadım” Şiir ve Desenler, Ada Yayınları, 1977

Paul Valéry

“Elveda! dedi ölmekte olan adam, -önünde tuttukları aynaya. Bundan böyle görüşmeyeceğiz.” Paul Bowles – The Sheltering Sky üzerinden Paul Valèry

André Gide – Kalpazanlar (1925)

“Hiçbir zaman sandığım gibi değilim. Kendim sandığım varlık bile durmadan değişiyor, öyle ki, çoğu zaman, ben birleştirmesem, sabahki varlığım akşamki varlığımı tanımayacak. Hiçbir şey benim kadar farklı olamaz benden. Ancak bazı bazı, yalnızken görünür derinlik gözlerime. Ancak o zaman köklü bir sürekliliğe ulaşırım; ama o zaman da yaşamım ağırlaşıyormuş, duruyormuş, varlığım sona erecekmiş gibime gelir.