Alternatif film afişi hazırlama, Austin’deki Mondo gibi küçük şirketler ile başlasa da, yeraltı akımıyla büyüdü. Gary Pullin, Tracie Ching, Randy Ortiz ve Dave Perillo gibi sanatçılar klasik film severler ve tarz tutkunları sayesinde Hollywood pazarıyla yarışır hale geldiler. Clevelandlı film ve müzik tarihçisi Matthew Chojnacki, kasım ayının sonlarında çıkacak yeni kitabı “Alternative Movie Posters II:

Dalgaları Aşmak

Gökyüzünde asılı kalmış, kabul görmüş ya da kabul edilmemiş tüm sesler ve tüm dualar; birinin aşktan zaferle çıkmasını bekliyordur belki. Bütün aşk hikâyeleri “belki” ile başlıyor artık… “Belki sürer”, “belki son bulmaz da son olur”, “belki aradığım budur”, “belki bu kez…” En saf halimizle tutunduğumuz aşk bizi daha akıllı yapmadığı sürece, onunla sandığımızdan daha fazla
“İki Şehir” adındaki son romanı Roger Hardy ve Jean Blondel tarafından Fransızcaya çevrilip yayınlanan İtalyan yazarı Mario Soldati‘ye ilk sorduğum soru Fransa’daki başarısının bilhassa hoşuna gidip gitmediği oldu. Başarı ile ilgili ”Hoşlanmak” kelimesi bana yanlış gibi görünüyor, diye cevap verdi. Para kazandırdığı için başarıyı çok severim, fakat tek başına başarı hoşuma gitmez, daha çok beni
Sanatın ve filmlerin görsel kültürü arasında büyüleyici bir etkileşim vardır. Yönetmenler çalışmalarının görünüşüne ve anlamına şekil verebilmek için sıklıkla tablolar ve diğer sanat dallarına ait çalışmalardan yararlanmışlardır. Bu hafta Philebrity adlı web sitesi, içimizdeki gizli sanat tarihi delisini uyandırdı ve bize Terrence Malick‘in 1978 tarihli Cennet Günleri (Days of Heaven) filmindeki güçlü görsel bir ilhamın

Fritz the Cat

Yönetmen Ralph Bakshi’nin animasyon sineması tarihinde önemli yer tutan filmi “Fritz The Cat” filminin doğru analizi her şeyden önce, Bakshi’nin eleştirel bir bakışla ele aldığı 1960’ların; gerek Amerika’da, gerekse dünyada hakim olan paradigmasını doğru algılamaktan geçer. Yönetmenin tüm filmlerinde görebildiğimiz kasvetli kent temaları, aşırı şiddet içeren sahneler ve grotesk cinsellik ögeleri üzerine kurulan film, bir
Animasyonlara bayılırız. Kısa ve Oscarlı olanlar ise tadından yenmez. Son on yedi senenin ödüllü kısa animasyonlarını afiyetle izleyiniz. Paperman (2013) The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore (2012) The Lost Thing (2011) Logorama (2010) La Maison en Petits Cubes (2009) https://www.youtube.com/watch?v=N9zsDcp6e4U Peter And The Wolf (2008) The Danish Poet (2007) http://www.youtube.com/watch?v=2lXcufpx2Nk The Moon and
Usta macar yönetmen Istvan Szabo’nun iktidarların karşısındaki bireylere mercek tuttuğu üçlemesi, en bilineni ve aynı zamanda üçlemenin de ilk filmi olan Mephisto haricinde sırasıyla Oberst Redl (Albay Redl) ve Hanussen’den oluşuyor. Tematik filmlere imza atan ve temalarını karakterleri üzerinden görünür kılan Istvan Szabo, bu üçlemesinde de aynı yolu ziyadesiyle takip ediyor.Çok net söylemleri olan yönetmen,

Amour: Aşk Tanımı

Dokuz günlük Filmekimi’nde sığamayan, biletleri gişe satışının ikinci saatinde tükenen Aşk, Altın Palmiyeli “Beyaz Kurdele”den sonra Haneke’nin elinden çıkmış en iyi filmlerden biri. Kendi anlatımıyla ‘Kimsenin kolayca ve içi rahat bir şekilde seyredemeyeceği’ filmler yapan yönetmenin bu çizgisinden taviz vermediğini söylersek hata etmiş olmayız. Aşk filmi özetle, seksenli yaşlarını sürmekte olan emekli müzik öğretmeni çift
Caché, ilk olarak 1989 senesinde The Sevent Continent ile beyazperdeye adım atan, sonra sırasıyla Funny Games, Code Unknown, The Pianist, Time of the Wolf gibi filmlerle kendine özgü sinema dilini yaratmış olan Almanyalı yönetmen Michael Haneke’nin, 2005 senesinde yazıp yönettiği filmidir. Haneke bu film ile, başta 2005 Cannes Film Festivali en iyi yönetmen ödülü olmak

Stephen King’in Kubrick’e Öfkesi

The Paris Review dergisi, belki yayımladığı eleştirilerden de çok yazar söyleşileriyle tanınan bir mecmua. 1950′lerden bu yana yapılan bu uzun ve nitelikli söyleşilerde, Ray Bradbury’den Joan Didion’a, Ernest Hemingway’den Paul Auster’a, birçok isimle karşılaşabiliyorsunuz. Yine de kalabalık arşivin içinde Stephen King‘le karşılaşınca, açıkçası şaşırdık. Her ne kadar popüler kültürle aramız gayet sıkı fıkı olsa da,