İstanbul, 9 Ocak 1947
Nahit,
İhtimal sen hâlâ, benim İstanbul’a gelmek için evvelden karar vermiş olduğumu zannedersin. Ankara’dan ayrılmamak için ne kadar çalıştığımı da bilmezsin. Esasen birçok şeyleri bilmiyorsun. Son günlerde üzüntülerimden eskisine nazaran daha fazla rahatsız olduğunu hissediyordum. Bunun için seni dertlerime büyük mikyasta iştirak ettirmek istemedim. Yine de uzun boylu anlatmayacağım. Yalnız şu kadarını söyleyeyim ki İstanbul’a gelmek mecburiyetinde kaldığım için müteessirim.3 Bu teessürüm de her şeye rağmen, her şeyden ziyade de senden hiçbir şey beklememeye karar vermiş olmama rağmen senden geliyor. Daha açık söyleyeyim, senden ayrılmış olmamdan geliyor. Ankara’dan ayrılmanın verdiği hüzün bu sefer de Ankara’ya bir an evvel dönebilmek gayretine inkılap etti. Burada daha hiçbir yeri görmedim. Görmek de istemiyorum. Şehir, çamurlu sokaklarıyla, bulutlu tatsız havasıyla, bana dünyadaki şehirlerin en çirkiniymiş gibi geliyor. Hiçbir şey düşünmeden oturup çalışacağım. Elimdeki işi bitirip parasını alınca da doğru oraya geleceğim. Bu gariplik içime bir ay sonra filan düşseydi belki beni muaheze edebilirdin. Ama değil. Ankara’dan biletimi alırken de, trene binerken de, trenden inerken de hep aynı hâlet-i ruhiye içindeydim. Bir de işimi sağlamlaştırmak istiyorum. Oraya döndükten sonra artık kendimden başka hiç kimseye güvenmemeliyim. Senden de bir şey beklemeyeceğim. Yalnız beni anlamanı isteyeceğim.
Boğaziçi’nde değilim. Bana mektup yazarsan en emini olan şu adrese yaz:
Seni hasretle öper, annene arz-ı hürmet ederim.
Orhan Veli
Ölmez Eserler Kitabevi
Ankara Cad. 70
İstanbul
3. 1945’te girdiği MEB Tercüme Bürosu’ndan iki yıl sonra, “kurumda anti-demokratik bir hava esmeye başladığı” gerekçesiyle, ayrılıp İstanbul’a yerleşmişti (1947).