“Aşk benim dinim – onun için ölebilirim – senin için ölebilirim. Benim Mezhebim Aşk ve sen de onun tek ilkesisin.”
John Keats (31 Ekim, 1795 – 23 Şubat, 1821) bekâr olmanın güzelliklerini övdükten tam bir yıl sonra, âşık oldu. Fanny Brawne geleneksel standartlara göre güzel değildi fakat büyüleyici bir bilgeliğe, bir çift yoğun mavi göze ve yatıştırıcı etkisi olan bir gülümsemeye sahipti. Keats kendisini birdenbire, bu kara sevdanın insanın kalbine yaydığı şiddetli ve geçici delilik ile alev alev yanarken buldu. Sevgilisinin düşünceleriyle tükeniyordu ve iki yıl önce üretmiş olduğu “negatif kabiliyet” kavramını tek kelimeyle benimseyemiyordu – bu kavram; bilinmeyenin içerisine kalabilme yeteneği anlamına geliyordu ve bu durumda belirsizlik neticesinde hiçbir güç ortaya çıkmıyordu. Ölümsüzlükten başka hiçbir şey istemeyen bu sonsuz aşkın güvenini talep eden bir kalp için bu ne kadar da imkânsız bir şey?
1819 yılının Ekim ayında Fanny’e yazdığı ve Selected Letters (Seçilmiş Mektuplar) adlı eserde de yer alan mektubunda Keats insanlar arasında yaygın olan bu tutkuları, sıra dışı bir etki ve zarif bir düşünce ile yönlendiriyor:
Benim sevgili Kızım,
Şu anda bazı mısraları açıkça kopyalamaya karar verdim. Herhangi bir hoşnutluk seviyesi benim devam etmemi sağlayamıyor. Sana bir iki satır yazmalı ve bunun, kısa süreliğine bile olsa, seni Zihnimden çıkarıp çıkaramamam konusunda bana yardımcı olup olmayacağını görmeliyim. Ruhumun içerisinde, başka hiçbir şey düşünemiyorum – seni Yaşamımın gelecek vadetmeyen sabahlarına karşı uyarma gücümün olduğu vaktin üzerinden epey zaman geçti – Aşkım beni bencilleştirdi.
Sensiz var olamıyorum – Seni tekrar görebilmek haricinde her şeyi unutuyorum – Hayatım bu noktada durmuş gibi görünüyor – Önümü göremiyorum. Beni tükettin. Şu anda sanki eriyormuşum gibi bir şey hissediyorum – Yakın zamanda seni görme ümidi olmasaydı ben şiddetli bir biçimde acınacak hale gelirdim.
Seni kendimden ayırmaktan korkmalıyım. Benim tatlı Fanny’m, kalbin hiçbir zaman değişmeyecek mi? Peki aşkım, o değişecek mi? Şu anda aşkımın hiçbir sınırı yok – Notun bana ulaştı – Senden uzaktayken mutlu olamıyorum – bu bir inci gemisinden daha zengin bir duygu. Beni şaka yaparak bile korkutma. İnsanların dinleri için öldüklerinde Şehit olmalarına çok şaşırıyorum – bunu duyduğumda tüylerim ürpermişti – artık ürpermiyor. Ben de Dinim için şehit olabilirim – Aşk benim dinim – onun için ölebilirim – senin için ölebilirim. Benim Mezhebim Aşk ve sen de onun tek ilkesisin – Beni dayanamadığım bir Güç ile kendimden geçirdin; fakat seni görene dek dayanabilirim ve seni gördüğümden beri sık sık “aşkımın nedenlerine karşı nedenler üretmeye” çabalıyordum.
Bunu daha fazla yapamıyorum – acısı çok büyük olurdu – Benim aşkım bencil bir Aşk. Sensiz nefes alamıyorum.
Daima seninim
John Keats
Fanny ve John; John Keats yirmi-dört yaşındayken zamansız bir şekilde tüberküloz nedeniyle ölene dek birbirlerine âşık ve nişanlı olarak kaldılar. Üç yıllık nişanlılık dönemli Keats için şiirsel açıdan en üretken dönemlerinden birisiydi. Selected Letters (Seçilmiş Mektuplar), tamamıyla muhteşem bir eser. Bunun sonrasında Sylvia Plath’den yaşam, ölüm, mutluluk ve umut üzerine söylemlerini okuyabilirsiniz.
Brain Pickigns by Maria Popova
Çeviren: tabutmag.com