Bir şeyi anlamak için uzun süre özenli bir çalışma yürütmüş buna karşın hala kafan karman çormansa, dur, devam ederek ancak kendine zarar verirsin.
Tüm zamanların en sevdiğim kitabı Alice Harikalar Diyarında’nın yazarı Lewis Carroll, günlük yaşamın konuları üzerine olağanüstü ve ileriye dönük görüşlere sahip bir adamdı. –Mektup Yazımının Yedi Buyruğu modern dijital iletişimimizi nasıl daha edepli bir hale getireceğimiz hakkında bir fikir verirken; Bilgiyi Sindirmenin Dört Kuralı çağımızın her geçen an büyüyen bilgi haznesinden nasıl gerektiği şekilde faydalanabileceğimizi anlatıyor. Lewis Carroll’ın Hayatı Ve Mektupları’nda onun zamana uygun ve zamanın ötesindeki düşünceleri çarpıcı bir şekilde hayat buluyor. Ancak bu düşünceler en çok da, çocukluk arkadaşlarından biri Edith Rix’e yazdığı 1885 tarihli bir mektupta kendini gösteriyor.
Carroll, o çok eski, yaratıcılık tıkanmasının üzerinden nasıl gelindiği sorusuna değiniyor. Psikologlar yaratıcı gayretlerde verilen araların önemli rolünü tanımlamadan; yaratıcı sürecin aşamalarına dair en erken resmi teorilerimizin oluşmasından tam bir yüzyıl önce, Carroll nefes kesici bir biçimde yaratıcılık tıkanmasının üstesinden nasıl geleceğimize ve çözülemez görünen problemleri nasıl çözebileceğimize dair nasihatler sunuyor. Psikologların “sezgisel kavrayış” adını verip formalize ettikleri bu şey, yaratıcılık alanında bir kutsal kitap görevi görüyor.
Carroll genç Edith’e üç nasihatte bulunuyor:
Bir şeyi anlamak için uzun süre özenli bir çalışma yürütmüş buna karşın hala kafan karman çormansa, dur, devam ederek ancak kendine zarar verirsin. Ertesi sabah olana dek, bir kenara koy onu; yine başarısız olursan ve konuyu sana açıklayacak kimse yoksa, konunun anladığın kısımlarına geri dön. Ben üniversitede matematik okurken, bir kitap üzerine bir ya da iki hafta çalıştıktan ve sayfaları hatmettikten sonra bile, kendimi yine çaresizce bir karmaşanın içinde bulurdum. Kuralım kitaba en başından başlamaktı. Muhtemelen iki hafta sonra yine o, eski zorlukla karşılaşsam da en azımdan içimde onun üstesinden gelmek için yeteri kadar güdü birikmiş oluyordu. Belki de olmuyordu. Tekrar tekrar başına döndüğüm bir sürü kitap var.
İkinci tüyo, Carroll’ın dehasının iki yönünü karşılaştırdığı ve tezatlaştırdığı için özellikle kıymetli: Matematik ve edebiyat. Unutulmamalıdır ki Lewis Carroll isimli kalemin arkasında harikulade bir matematikçi ve mantıkçı Charles Dodgson vardı.
İkinci tüyom… Çözemediğin bir problemi asla arkanda bırakma. Demek istediğim, o zorluğu fethedene kadar çok fazla ilerleme kitapta. Bu noktada matematik diğer tüm konulardan tümüyle ayrılıyor. Diyelim ki İtalyanca bir kitap okuyorsun ve umutsuzca anlamsız bir cümleye denk geliyorsun; o cümlenin üstünde çok fazla zaman kaybetme, sayfayı çevir ve devam et. Ancak matematikle ilgili böyle anlaşılmaz bir durum olursa ve sen onu arkada bırakırsan, bu durum hiç beklenmedik bir anda karşına yeniden çıkar: bununla ilişkin başka bir problemle kaçınılmaz olarak karşılaştığında ise, çamura daha derinden saplanırsın.
Bir açıdan bu dikotomi yazmak ve okumak arasındaki farklılığa ışık tutuyor. Yazarın hikâye örgüsünü sağlam kılması için belginliğe gereksinim duyması, yazmayı matematikle benzer eylemler kılıyor. Bir okur karmakarışık bir cümleyi tekrar tekrar okuyup yine de hikâyenin gidişatını takip edebilir –ancak, elbette yazar hikâyenin gidişatı için o cümleyi anlaşılmaz hale getirmediyse. Bu anlamda Carroll bir okur olarak Edith’e nasihatlerde bulunurken diğer yandan yaratıcılık tıkanmasına tutulmuş yazarlara, bir matematikçi olarak nasihatte bulunuyor. Eğer bir yazar bir hikâyenin inşa aşamasında herhangi bir problemi ve güçlüğü es geçerse, aynı sorunlarla tekrar karşılaşacağına emin olmalıdır.
Carroll’ın üçüncü tüyosu ise, dikkate değer bir şekilde basit olsa da, yaratıcı problem çözümünde ruhen istikrarlı ancak zihnen kuru olanların uygulamada zorluk çekeceği bir tüyodur:
Üçüncü tavsiyem ise, aklının berrak olduğundan emin olduğu sürece çalış. Fikirlerin birbirine girdiğini hissettiğin anda, bırak ve dinlen, yoksa kendinle ilgili çıkarımın asla matematiği öğrenemeyeceğin olacak!
Lewis Carroll’ın Hayatı Ve Mektupları, yazarın mutluluk, ahlak, din, kimlik ve daha fazlası üzerine görüşleri hakkında fikir veren bütünüyle harika bir kitap.
Maria Popova
Çev: Hande Karataş