İstanbul, 11 Şubat 1967
Sevgili Ferit, Feriköy’de güzel bir ev tutarak yerleştik. Burada, parke büyük salon, ayrıca iki yatak odası var. Banyo ve mutfak da güzel. Kalorifer ve sıcak su da var ve 600 lira. Kirayı annem ödüyor, ev benim. İstediğimi içeri alırım, istemediğim gelmez, adresi kimsenin bildiği yok.
Burada bugün kar yağıyor. Bahar günlerinin özlemi içindeyim. Yazı yazmak güç geliyor bana. Hele okumak —hiç okuyamıyorum. Bol bol uyuyorum. Tek şikâyetim öksürük, biraz da ilaçların verdiği tedirginlik. Belki bu tedirginlik ilaçlardan gelmiyor.
Bahriyelim Ankara’da kaldı. Çok da sert bir adam. Beni suçluyor. Hiç değişmiyormuşum ben, hep aynı imişim. Ne değişebilir? (Anlamıyorum) Şu senin pasaport işleri de iyice can sıktı! Bu pasaport meselelerini hiç anlamaz oldum. İnsan ya pasaport alır, ya alamaz. Sen bunların ortasında kaldın. Ne alıyorsun ne de alamıyorsun.
Çok iyi olan pikabımdan Bach’ı kaldırdım, Telemann’ı koydum. Torelli ve Marcello’yu da çok sever oldum, ama plağı yok. Hiç plak yok zaten (2 Bach, 1 Händel, bir de Telemann var).
Eve yeni bir buzdolabı bile alındı. Diğer eşyalar Güner’in oldu. Hiçbir eşyadan vazgeçmedi, ben de verdim. Ama koltuklarım ve yarım bir kütüphanem geldi. Beckett’leri birine verdim. Pinget’i verdim, Sezer de lügat ve kitapların yarısına el koymuş, boş verdim hepsine.
Çevirmek istediğim üç kitap var: 1) Golem 2) Max Brod/Kafka 3) Peter Weiss (Abschied [von] den Eltern). Bu işi yapsam, başka hiçbir şey yapmayacağım.
Amelie’nin herhalde hiçbir şeyi yoktur. Ben gördüğümde sapasağlam, üstelik kanlı ve sıhhatliydi. Sen onu hastalık kuruntularından vazgeçir.
Bana çok iyi bakıldı. Şimdi daha 5-6 ay ilaç alacağım o kadar. Sonra bütün yaz denizden çıkmayacağım ve göbekleneceğim. Sıhhatli bir karı olacağım, zaten öyleyim.
Ben en çok seni kavrayabiliyorum. Nasıl anlatayım. Senden başka hiçbir insanı tam anlamıyla, bütünüyle kavrayamıyorum.
Öykülerini ve çevirilerini ve yazılarını da iyi anlıyorum. Diğer kişilerle aramda hep bir boşluk kalıyor, Demir’le bile. Galiba en çok da seni seviyorum. Bana mektubun bile Bach kadar dinlendirici geliyor. Birazdan Metin’e gideceğim. O da dinlendirici bir adam.
Erkeklerden uzak oluşum nasıl bir sonuca varacak bilmiyorum. Zaten hiçbir sonuca varmaz. Başlangıç ve son yok zaten. Her şey aynı. Ben de aynıyım ve iyiyim.
Seni çok özledim. Gelince biraz bende kalın. Burada 4 kişilik yatacak yer var.
Bana gene yaz. İlk kez Paris’te veya Avrupa’da olmadığıma memnunum. Burası çok güzel. Her şeye zam da yapılıyor, yakında burası Paris kadar pahalı olacak. Ama güzel balıklar yiyoruz. Senin ve karının gözlerinden öperim.
Tezer
Adres: Lâlâ Şahin Sok. 106/4, Feriköy
P.S. Ben 30 Ocak’ta boşandım, duruşma 3 dakika 20 saniye sürmüş…
s.25—26
Tezer Özlü
Her şeyin Sonundayım
Tezer Özlü — Ferit Edgü Mektuplaşmaları
Sel Yayınları