Tahmin edin bakalım siz nesiniz? Bir feminist! Bu dünya üzerinde yaşayan canlı bir bireyseniz, muhtemelen hem kadın hem de erkek olmak üzere herkes size tüm feministlerin kıllı, tutucu, cinsel arzuları olmayan ve artık mızmızlanmayı bırakması gereken (çünkü oy kullanabiliyoruz ya…) sevimsiz şeyler olduğunu söylemiştir. Ancak bu genellemelerin içi bomboştur.
Feminizm radikal ya da aşırı uç, utanç vesikası ya da düzmece bir hareket değildir. Feminizm basittir. Erkek egemenlik gerçekten vardır. Bir kimsenin kendisini feminist olarak tanımlaması için tüm yapması gereken tüm kadınları bir birey, insan olarak kabul etmek ve onların da tıpkı diğer insanlar gibi (örneğin, erkekler) aynı sosyal, ekonomik, siyasi hak ve fırsatlardan yararlanması gerektiğine inanmak. Bir kimsenin feminist olması için aynı zamanda dünyanın –şu anda ve olduğu haliyle- kadınların var olmaları için güvenilir ve uygun bir yer olmadığı bilgisini tanıması gerekir. Bunları reddetmek, en kötü ihtimalle sizi Sarah Michelle Gellar’dan, Jennifer Garner’dan, Jennifer Aniston’dan, Jennifer Lopez’den, kendi öz annenizden, Jennifer Lopez‘in annesinden, Jennifer Garner‘s teyzesi Marcy’den, Michelle Obama’dan, Ellen DeGeneres’den, Cher’den, Julie Andrews’dan, Kim Kardashian’dan, Khloe Kardashian’dan, Kourtney Kardashian’dan, Kraken Kardashian’dan, Karphone Kardashian’dan, Kickball Kardashian’dan, Kornkob Kardashian’dan, ve kutsal Meryem Ana’dan nefret eden bir kadın düşmanı yapar. En iyi ihtimalle ise, kayıtsız bir budala.
BİR KEZ DAHA: Feminist değilseniz (yani arsız bir şekilde cahil kalmayı seçmiş bir kimse, bir bebek ya da lise talebesi iseniz…) o zaman siz, kötü bir insansınız. Bunlar tek seçenekler. Ya kadınların da birer insan olduğuna inanıyorsunuzdur ya da inanmıyorsunuzdur, bu kadar basit. Kararınızı vermeniz için size biraz bilgi sağlayalım!
Birinci Dalga Feminizm: Belki biz de birer yurttaş olabiliriz?
Bu dalgaya ait feministler, Susan B. Anthony ve Elizabeth Cady Stanton gibi erkeklere, “Heeeey biraderler eğer meşgul değilseniz, belki biraz oy kullanma hakkında falan konuşabiliriz?” diyen, 19. yy’de yaşamış kadınlardı. Amerikan kadınlarına 1920’de oy kullanma hakkı veren 19. Yasa değişikliğine kadar elbette bu kadınların mücadelesi başarısız olmuştu. İlk dalgacıların çoğu ırkçıydı, aynı zamanda hala kadınların görevinin çenelerini kapayıp etrafı toparlama işi olduğu fikrindeydiler. Fakat, bilirsiniz ki, kimse mükemmel değildir.
İkinci Dalga Feminizm: Rica etsek, bize tecavüz etmeye bir son verir misiniz?
İkinci dünya savaşından sonra kadınlar, “Belki bir iş bulup, kocama bana artık tecavüz etmeyi bırakmasını söyleyebilirim!” demeye başladılar. Daha içselleşmiş, gelenekselleşmiş cinsiyetçilik ve kadın düşmanlığı ile mücadeleyi esas aldılar. İşte bu kadınlar ikinci dalga feministler olarak adlandırılacaklardı. 1963 yılında Betty Freidan çekirdek aileyi kadınların potansiyellerini yok eden ve onları mutsuz eden saçma sapan bir kurum olarak tanımladığında ortalık birbirine girmişti ve işte bundan sonra pek çok şey gerçekleşti. Doğum kontrol hapları, aile içi tecavüzün suç sayılması (1993 yılında tüm eyaletlerde!) kadınlar için affirmative haklar ve daha fazlası. (Komik bir bilgi: sutyenlerin yakıldığı bir eylem hiç olmadı) Pornografi sıkça tartışılan bir konu haline geldi. Eşitlik Hakları yasa tasarısı meclisten geçemedi. En sonunda işler yoluna konulunca, bazı gözü açık anti-feministler kadınlar artık tecavüz edilmeme hakkına sahip oldukları (kimi zaman) ve konfeksiyon fabrikalarında düşük ücretlerle ya da tacizlerin sürekli gerçekleştiği reklam ajanslarında çalışabildikleri için cinsiyetçiliğin resmen sona erdiğini ilan edip hala şikayet eden bir kadın varsa, o kadının kıllı ve memesiz olduğunu iddia ettiler. Kadınlar ise mücadelelerini sürdürdü, çünkü kadınlar harikadır. Canın cehenneme, Phyllis Schlafly.
Üçüncü Dalga Feminizm: Belki Tecavüz edilmekten hoşlanıyorumdur?
Kapa çeneni! Belki de çenemi kapamam!
Bir gün biri, kadın sözcüğünün yalnızca orta sınıf beyaz, huysuz ev kadınlarını kapsamadığını söyleyecek cesareti buldu. Göçmen kadınlar vardır. Trans kadınlar vardır ve elbette orta sınıf beyaz, huysuz ev kadınları vardır. Seks işçileri vardır. Üçüncü dalga feminizm kadınların kendi kadınlıklarını yalnızca kendilerinin tanımlamaya hakkı olduğunu ve tanımlamaları gerektiğini ileri süren dalgadır. Çünkü dünyada birbirinden farklı milyonlarca kadın vardır, bu nedenle üçüncü dalga oldukça büyük ve kapsamlıdır; bu özelliğiyle de kafa karıştırıcı olabilir. Bu yeni feminizmin bazı yönleri – özellikle “cinselliğimi bir silah olarak kullanıyorum” diyen tayfanın – cinsiyetçiliği çağrıştırıyor olabilir. Ama bu konuda endişelenmeyin ve hatalı bulduğunuzda, onları eleştirmekten kaçınmayın!
Post- Feminizm: Cinsiyetçilik öldü! Yaşasın cinsiyetçilik!
Hah. Bazı kişiler cinsiyetler arası eşitsizliğin bittiğine ve bu nedenle bir parti vermemiz gerektiğine inanıyor, çünkü Sex and the City 2 kadınları gerçekten güçlendiren ve bağımsızlaştıran bir yapım olmuştu!
Kadınların var olma nedeni siz erkekleri bir hoş etmek değildir
Pek çok heteroseksüel erkek, kadınlar onların istediği şekilde ya da görünmeleri gerektiğini düşündükleri şekilde görünmedikleri zaman sinir küpüne dönüyorlar. Ama tahmin edin, ne var. “Gereklilik” diye bir şey söz konusu değildir. Kadınların bedeni sizi ilgilendirmez. Kadınların vücut kılı sizi ilgilendirmez. Kadınların kaç kilo olduğu sizi ilgilendirmez. Kadınların ne giydiği sizi ilgilendirmez. Kadınların sizinle yatmayı isteyip istememeleri de sizi ilgilendirmez! Gerçi istiyorlarsa, durmayın devam edin.
Erkek olmanın ayrıcalığı: Gerçek ve görünmez
Ayrıcalık, görünmezdir. Erkek olmanın getirdiği ayrıcalıkları göremiyorsanız, muhtemelen şu anda o ayrıcalıklardan faydalanıyor oluşunuzdandır. Ayrıcalık böyle işler. Özellikle, dünyanın tümünü domine eden sosyal ve politik güç yapıları nedeniyle, çoğu şey erkekler için daha kolaydır. Kadınlar erkeklerden daha az kazanır, daha az politik bir etkiye sahip olur, klitorisleri kesilip atılır (Kadın sünneti) ve hala bir erkeğin özel mülkü olarak görülüp şiddete tabi tutulur. Erkek olmanın getirdiği ayrıcalık gerçektir ve size aksini söyleyen Ann Coulter’dır.
Son bir not: Evet, aynen!
İnsanların birbirleriyle eşit varlıklar olmadığını düşünen budalalardan biri değilseniz, siz bir feministsiniz! Erkek ya da kadın, SİZ BİR FEMİNİSTSİNİZ!
Çev: Hande Karataş
Lindy West
(This post was reprinted with permission from How to Be a Person, The Stranger’s Guide to College by Lindy West, Dan Savage, Christopher Frizzelle, and Bethany Jean Clement (August 2012, Sasquatch Books). It’s on pre-sale now. We’re biased, but we highly recommend you buy it. Or Lindy will cry.)