Yeni Alman Sineması akımında önemli bir figür olan Wim Wenders, aynı zamanda başarılı bir oyun yazarı, yazar ve fotoğraf sanatıyla uğraşıyor. Emotion Pictures: Reflections on Cinema gibi ciltlerde toplanan analitik denemeleri ve Oda 666 gibi belgeselleri Wender’in araştırmacı, soyutluğu seven sanatçı karakterini ortaya koyuyor. Bu bağlamda da Wenders avangart bir ikon olarak var sayılıyor. Onun film çalışması üzerine Modern Sanat Müzesinin yaptığı kapsamlı retrospektiften yola çıkarak bizler de sanat, süreç ve felsefe üzerine, benzer görüşlere sahip, sınırları yıkan sanatçılardan bir alıntı dizisi hazırladık.
Bir fikri ifade etmekte kullanılan materyal için belirli bir miktarda küçümseme, fikrin en saf biçimde idrak edilmesi için gereklidir. Her birimizin, ötesine geçtiğimiz zaman bizi öfkelendiren bir sınırımız vardır. Yoğun kullanım dolayısıyla bu limiti kendi kendine aşmış olan bir insanın; girişkenlik gerektirmeyen – herkes tarafından kabul edilmiş olan – gelenekleri kabul etmiş olan insanların kızgınlığını harekete geçirmesi kaçınılmazdır. Ayrıca bu kızgınlık genellikle; eğer bir eziyet biçimini almıyorsa da, bir kahkahanın ya da eleştirinin anlamsızlığının biçimini alır. Fakat bu gözle görülen şiddet; görgü kuralları ve estetik tarafından görmezlikten gelinen korkunç alışkanlıklara tercih edilebilir.
Man Ray
Suç oluşturan tutumlardaki yaratıcılıkla ilgileniyorum çünkü onun içerisinde çılgın yaratıcılığın özel bir halinin varlığının olduğunu fark ediyorum. İçerisinde ahlakın bulunmadığı bir yaratıcılık yalnızca özgürlük enerjisi ve tüm kodların ve yasaların reddi ile ateşlenebilir. Çünkü özgürlük, dikte edilen yasanın ve dayatılan düzenin rollerini reddeder; bu yüzden de tek başınadır.
Joseph Beuys
Bizlerin, yani kendinden emin insanların, başarabilecek olduğumuz her şeyin çevresinde tarif etme eğilimi gösterdiğimiz sabit sınırları bulanıklaştırmak istiyorum.
Hannah Höch
Kendi zevklerime boyun eğmekten kaçınmak için, kendimi kendimle çelişmeye zorladım.
Marcel Duchamp
Kafeste doğan kuşlar, uçmanın bir hastalık olduğunu düşünürler.
Alejandro Jodorowsky
Konu hep aynıydı ve daima aynı kalacak: yönetilebilir olmak ve yaşadığımız ya da bizden bir sonraki veya daha sonraki neslin yaşayacağı sistem içerisinde hislerin sömürülebilir olması. Değişen şey işçilik ve şekildir ve ben bu ikisinin içerisinde, daima çoktan ustalaştığım şeylerin ötesine geçmeyi deniyorum. Diğer sanatçıların aksine, ben bir zamanlar sahip olduğum en saf sanat kavramından – sanatın dolaysız ve sade olması düşüncesinden – vazgeçtim. Bana göre bunun daima teknik kabiliyetimin seviyesiyle bir ilgisi var. Bana kalırsa, bazı teorileri; onlar geliştirildiği anda benimsemek bir hata olacaktır. Diğer her şey için bu uygun olabilir.
Rainer Werner Fassbinder
Yüzeyin altında başka bir dünyanın olduğunu ve daha derine gittikçe daha farklı dünyaların olduğunu öğrendim. Çocukken de bunu biliyordum, fakat kanıt bulamıyordum. Yalnızca bir histi. Mavi gökyüzünde ve çiçeklerde bir güzellik var, fakat aynı zamanda her şeye eşlik eden diğer bir güç de – vahşi bir acı ve yıkım da – var.
David Lynch
Sembol adıyla gizlenmiş olan gerçeklikler, bana göre, tercih edilmemiş olan yeni gerçekliklerdir. Ben bunları açıklama çabası gösteriyorum. Resimlerin dikte ettiği şeyleri yakalayıp, onları harflere aktarmaya çabalıyorum.
Claude Cahun
Gençken, görünmez olma fantezisi ile şair olma tutkusunun zıt şeyler olduğunu düşünürdüm. Fakat şimdi kesin olarak söyleyebilirim ki; bu iki hayal aslında çok zıt şeyler değiller.
Shuji Terayama
Bir yazar ya da ressam dünyayı değiştiremez. Fakat önemli bir uyumsuzluk sınırını canlı tutabilirler.
Luis Bunuel
Herhangi bir filmde kullandığım teknik tamamen her şeyin ucuna kadar gitmek.
Lars von Trier
Bazı filmler, tekrar edilen kutsal sözlerin eşdeğeri olabilirler. Zaman kavramınızı yitirmenize sebep olurlar ve sihirli şeylerin olabileceği fikriyle zihniniz karışır. Sihir, evrende değişikliklerin olmasına sebep olur. İki unsuru bir araya getirerek, farkında olduğunuz şeyin ötesinde, beklenmedik bir sonuç elde edebilirsiniz.
Kenneth Anger
Daima zamanın akışı ve tarih içerisindeki yerimi merak ettim. Ailemin, aileleri öldüğünde kaç yaşlarında olduklarını biliyorum ve bunu benim kötü ya da güzel şeyler yaşadığım yaş dönemlerim ile kıyaslıyorum; daha sonra bazı film yıldızlarının öldükleri yaşlar, kendi yaşım, ailemin benim yaşımdaki haller ve kızlarım bu yaşa geldiklerinde benim yaşımın kaç olacağı da dâhil olmak üzere, popüler kültürde bu durumlarda olan şeylere çapraz referanslar veriyorum. Her şey, çapraz bir biçimde referans verilmiş tarihlerin ve yaşların temelidir – büyük bir akış şemasıdır. Diğer insanların böyle düşünmemelerine inanamıyorum; fakat anlaşılan o ki gerçekten düşünmüyorlar, en azından herkes düşünmüyor. Bazı insanlar geçmişi tamamen düşünmüyor. Ben bir ateistim fakat geçmişi takdir etmeyi, takdirle anmayı seviyorum. Sanırım bu benim ölümsüzlük biçimim, aklıma gelen en iyi şey bu.
Guy Maddin
Sanat gitgide daha önemli bir hale geldi çünkü politikacılar gitgide daha az ilginç bir hale geldiler. Bir tür fikirde uzlaşmak zorundalar fakat istedikleri şeyleri söyleyemiyorlar. Bir konuşma bile onlara yazılı olarak veriliyor, onlar da bunu okuyorlar. Bu aşırı derece zayıf bir pozisyon. Bu bizler için oldukça tehlikeli. Sanatçı yaratır, sanatçılar hala yaratıyorlar. Bir sanatçının pozisyonu, bir politikacının pozisyonuna tamamıyla zıttır. Bizler hala özgürüz. Hala istediklerimizi söyleyebiliyoruz. Söylemek için cesaretli olmalısınız, fakat söyleyebilirsiniz. Söyleyince işinizi kaybetmiyorsunuz. Fakat politikacılar istedikleri bir şeyi söylerlerse işlerini kaybedebilirler. İnsanların bilmeye hakları vardır, onlar politikacıları işe aldılar. Bizler insanlara dokunabiliriz.
Yoko Ono
Amacım, kendi dünyamı yaratmak ve yarattığımız imgeler, kendi yarattığı imgeler dışında hiçbir anlam ifade etmiyorlar. Sanata duygusal olarak nasıl bağlanacağımızı unuttuk: ona, içerisinde sanatçının muhtemelen sakladığı şeyi arayan editörler gibi davranıyoruz. Aslında mesele bundan çok daha basit, aksi takdirde sanat anlamsız olurdu. Bir çocuk olmalısınız – bu arada, çocuklar benim resimlerimden iyi anlıyorlar ve ben bu çocukların dizlerine kadar yükselebilecek olan ciddi bir eleştirmen ile hiç karşılaşmadım. Sanatın özel bir bilgi talep ettiğini düşünüyoruz; bir yazardan çok yüksek anlamlar talep ediyoruz fakat bir çalışma dolaysız bir biçimde kalplerimize hitap etmelidir, aksi takdirde hiçbir anlamı olmaz.
Andrei Tarkovsky
Şimdi ve sonrası arasındaki tek büyük fark şudur; 1979 ve 1980 yıllarında sanatçılar, gelecekte toplumda büyük bir değişimin olacağına inanıyorlardı. Günümüzde ise sanatçılar gelecek 20 ya da 30 yıl içerisinde herhangi bir değişikliğin olmayacağına inanıyorlar. Sanatçılar, değiştirme güçlerinin olduğuna inanmıyorlar. Yaşamları huzurlu fakat ifade özgürlüklerinin olduğuna inanmıyorlar.
Wang Keping
İnsan yapımı algı kuralları tarafından yönetilmeyen, düzensel mantığın önyargılarını taşımayan, her şeye karşılık vermeyen fakat algı macerası aracılığıyla yaşamda karşılaşılan her nesneyi bilmesi gereken bir göz hayal edin.
Stan Brakhage
Bilmediğiniz bir noktaya gelene dek, gerçekten yaratıcı bir biçimde çalışmaya başlamamışsınız demektir.
Véra Chytilova
Uzun zamandır sanatın, bilinç ile bilinçdışının evliliği olduğunu söyledim. Sonrasında şunu düşünmeye başladım: Dâhilik, hafızanın hâlihazırda keşfedilmemiş bir biçimi midir?
Jean Cocteau
Dil ve imge; ikisi de birbirinin evine, gizli ayrışımlarına, bilmecelerine, döngülerine izinsiz olarak girerler. Biz, dil içerisinde bir ismin, diğer bir isme bağlanmasının şiirsel stratejisine alışkınız ve bu yabancı bir dil grubundan, yabancı bir krallıktan ortaya çıkabilir. Bu stratejinin, imgeler ekonomisine çevrilmesi için yapay şeyler gereklidir… Vahşi bir biçimde acayip, kibirli, saçma yapaylıklar… Ve bunlar öz-referansın, zıt imgelerin keskinliğinden kaçıyormuş gibi görünürler; diyalektik bir karşılaşmada birleşmeden, dilin özelleştirmeden arınmışlığını yok eden bir işarette birbirlerini yok etme eyleminden çok uzaktadırlar ve dilin bilinç öncesi çalışmasının – maddesel eylemin – haritasını çizen bir noktada duruyormuş gibi görünürler.
Hollis Frampton
Sanat aslında, eğer bir fikri ya da ilkeyi destekliyorsanız, düşünmeli, planlamalı ve kendinizi tamamıyla ona adama durumunda olmalısınız ve aklınıza gelen ilk şeyi dışa vurmamalısınız diyen bir kavrama dayamaktadır.
Maya Deren
Soyut bir biçimde çalışmak, bir insanın kişiliğini ortaya çıkarıyormuş ve algılarını keskinleştiriyormuş gibi görünür; böylelikle de insanlığın ya da manzaraların gözleminde bir insanı içten bir biçimde harekete geçiren şey içsel amacın bütünlüğüdür. Parçalar yere düşerler ve bu durumda insan detayın farkında değildir; yalnızca gerekli olan bütünlük ve uyumluluğun farkındadır… dünya üzerinde kökleri olan fakat gelecekte bilinmeyen tecrübelere doğru uzanan bir şekil ritmidir. Bu şeklin altında yatan düşünce, bana göre, bir insanın ruhunun, kendi bilgisi ile evrenin kanunları arasında sağladığı dengedir.
Barbara Hepworth
Özgürlük size verilen bir şey değil, almanız gereken bir şeydir.
Méret Oppenheim
Sanat, insanı yaşamın kaosundan kurtarmayı amaçlayan, ruhsal bir insan işlevidir. Sanat istendiği şekilde kullanılabilir fakat yalnızca, kendi kanunlarına bağlıdır. Sanat sanat haline geldiği anda, işçi sınıfı ve burjuvazi arasındaki sınıf farkından çok daha yüce bir hal alır.
Kurt Schwitters
Yaşamdaki bilinç arayışım tamamen, her zaman yeni bir görüş, yeni bir imge, yeni bir sezgi olmuştur. Bu arayış yalnızca nesneleri değil, aynı zamanda arada kalmış yerleri de içeriyor. Şafak vakti ve gün batımı. Nesnel dünya, cennet gibi gökyüzü, kara ve deniz arasındaki yerler… İnsan hangi eseri icat ederse etsin; imge doğada bulunabilir. Farkında olmadığımız hiçbir şeyi göremeyiz. İçsel, dışsal = birdir.
Louise Nevelson
Bir film yapımcısı ve şair olarak etrafımda olup biten şeylere dair bir göz ve anten olmanın görevim olduğunu düşünüyorum. Umutsuz, karmaşık, kullanılmış ve çıkış yolu arayan insanlara karşı daima bir beraberlik hissettim.
Jonas Mekas
Fotoğraf anında ani ve içgüdüsel davranırım. Baskı anında, kamerayı kullanırken sahip olamadığım estetik kararlar için zaman ayırırım; resmi daha güçlü ve daha gizemli bir hale gelecek biçimde yeniden tasarlarım.
Joel-Peter Witkin
Korktuğunuz şeylerin fotoğrafını çekin.
Diane Arbus
Bir resme başlıyorum ve onu bitiriyorum. Çalışırken sanatı düşünmüyorum. Hayatı düşünmeye çalışıyorum.
Jean-Michel Basquiat
Bana kalırsa resim sanatı, performans sanatı ve kavramsal sanattan daha üstündür. Bana göre, gerçek dünya bir mağaranın içerisinde var olan bir şeydir ve bizler de bu mağaranın içerisinde her şeyi dışarıdan gelen az bir ışıkla ya da mağaranın içerisindeki bir mum ışığıyla görürüz. Başka bir deyişle, gördüğümüz şeyler gerçek fikirler dünyası değil, nesnelerin ve bizlerin gölgeleridir. Mağara silindir şeklindedir. Gerçek şeyler görebilmek için buradan çıkmak gerekir. Yani ışığı içeriye almak demektir. Işığı içeriye almanın yolu silindir şeklindeki mağarayı ikiye bölerek kesmek anlamına gelir. Bu durumda silindiri açtığınız zaman düz kısım ortaya çıkar, bu da tuvale benzer. Ayrıca düz kısım aynı zamanda önünüzde durur. Bu düz kısmın öncülüğü vurguladığını düşünüyorum. Cezanne insanların birer temsil olduklarını ve ressamların da bu temsilin ne olduğunu onlara gösterdiğini söylemişti. Manzara, temsildir ve mağaranın ikiye kesilmesi de resimdir. Dışarıdaki ışık son derece parlaktır ve resim yüzeyi de bunu yansıtır ve yakalar. Bu yüzden, resmin yüzeyi ile karşı karşıya gelmek herhangi bir performanstan çok daha kapsamlı bir şeydir.
Natsuyuki Nakanishi
Bir sanatçıdan öğrenilebilecek şeylerin olduğunu düşünüyorum fakat bu insana çok yakın olmanız ve ondan herhangi bir şey kazanabilmek için onu çok iyi tanımanız gerekir diye düşünüyorum. Benim de bir öğretmenim vardı ve ondan çok şey öğrendim, fakat bir film çekmeyi değil. Bu daha çok, bir yönetmen olarak kendi yaşamıma nasıl yaklaşacağım ile ilgili; yani nasıl yaklaşacağım ve bir üreticiye nasıl yalan söyleyeceğim ile ilgili.
Mamoru Oshii
Sanat yapmanın birçok yolu ve nedeni vardır ve ben yalnızca yaptığım ve yapmaya inandığım şeyden bahsedebilirim. Bu, benim diğer yaklaşımları ya da nedenleri küçümsediğim ya da yanlış bulduğum anlamına gelmez; onlar yalnızca farklıdırlar. Bana kalırsa bir insanın yaşamından dolaysız ve açık bir biçimde bahsetmesi iyi (ya da kötü) bir şey değildir; çünkü bahsettiğim şey, yaptığım şeydir. Bu durumda benim açımdan, sanatı ‘söylenmemesi’ gerekilen şeyi söyleme aracı kullanmak gerekli bir şeydir.
Su Friedrich
Birçok genç film yapımcısının ve film öğrencisinin Godard ve benzeri filmleri sevdiğini düşünüyorum. Fakat film yapımcılığında belirli bir olgunluk seviyesine ulaştığınız zaman, gençken size içgüdüsel olarak ilginç gelen şeylerle ilgilenmeye başlıyorsunuz. Kendinize karşı dürüst olursanız, bunların yapmak istediğiniz türden filmler olduğunun farkına varırsınız.
Sion Sono
Şiir, tüm sanatların pasaportudur. Sanatta herhangi bir şey yapmak isteyen bir insanın kendi ‘şairliğine’ sahip olması gerekir. Ayrıca tüm sanat türleri, şiirin çeşitleridir. Bu durumda, fotoğrafı şiirden daha basit ya da romanları şiirden daha zor olarak adlandırmak mantıksızdır.
Kitasono Katue
Oyunun kurallarını kendim belirliyorum ve oynuyorum. Eğer kaybedecekmişim gibi olursa, kuralları değiştiriyorum.
Michael Snow
Parçaların bir başlangıcı ya da sonu olduğunu düşünmüyorum. Genelde, meclislerden ya da kolejlerden bahsettiğim zaman, bir tarihleri oluyor. Bu, onları bir duvara astığım ya da rafa koyduğum veya sergiye koyduğum tarih oluyor. Bu, onun bitmiş olduğu anlamına gelmiyor çünkü bana göre hiçbir zaman bitmiyorlar. Onları bir sürecin içerisinde var sayıyorum ve böylelikle gelecekte de onlarla çalışabilme kabiliyetine sahip olabiliyorum. Bu durum, bu parçaların özünde olan bir karakteristiktir fakat gözüktükleri şekilde gözükmelerini istemeseydim, onları değiştirirdim.
Bruce Conner
İçerisinde zehirlenme bulunmayan hiçbir sanat yoktur. Fakat çılgın bir zehirlenmeden bahsediyorum! Mantığın bocaladığı! Çılgınlık! Çılgınlığın en üst seviyesi! Bunaklığa doğru gitmek! Sanat, insanın ulaşabileceği en mest edici eğlencedir. Sanat sizi biraz güldürmeli ve biraz da korkutmalıdır. Yani, sizi sıkmadığı sürece, size her şeyi yapabilir.
Jean Dubuffet
Yaşam konusunda endişelenmek – daha iyi bir dünya yaratmak için sorumlu hissetmek – bir sanatçının görevi değildir. Bu çok ciddi bir çılgınlıktır. Tüm koşullanmalarınız, zihinsel yaşama doğru yönlendirilmiştir. Sanat içerisinde bu gereksizdir. Sanat içerisinde tüm insan bilgileri gereksizdir. Konseptler, ilişkiler, kategoriler, sınıflandırmalar, genellemeler; bunların hepsi ilham alabilmek adına kurtulmak istediğimiz zihin çılgınlıklarıdır.
Anges Martin
Yaratıcı’ kelimesi – etki altında kalmak, öznel olmaktan çok – inşa etmek, önayak olmak, vermek, hareket etmek anlamına gelmiyor mu? Canlı fotoğrafların yaklaşımı olumludur, bir yaşam şarkısı söylerler – ölüm şarkısı değil.
Berenice Abbott
Ben görsel işitsel olmaktan çok, görsel bir insanım… Görsel işitsel durumda görselin ve sesin birbirleriyle yarışmaya başlama tehlikesi vardır. Görselin ritmi her zaman daha çok ilgimi çekmiştir. Seyircilerin içerisinde içsel bir müzik üretebilir.
Kurt Kren
Bir yönetmenin daima aynı filmi çektiğini söylüyorlar. Ben, François Truffaut’un da dediği gibi, sonraki filmimi, bir öncekinin zıttı olarak çekmeye çalışıyorum. Başarıp başarmadığımdan emin değilim. Başka bir deyişle, yönetmenlerin kendi bakış açılarını filmlerine yansıttıklarını iddia eden teoriye katılıyorum fakat kendimi buna dâhil görmüyorum. Ben daha çok bir esnafım, zanaatkârım.
Alain Resnais
Vücut, bizleri kendisini düzenlemeye davet eden bir cümle gibidir; böylelikle onun gerçek anlamı sonsuz anagramlar serisi aracılığıyla net bir hale gelir.
Hans Bellmer
Bizler deneysel sinemanın, özgünlüğün saflığının ötesine ve kelime ile resim, ses ile resim, müzik ile resim arasındaki çalışmanın içerisine hareket edebilmesi ile ilgileniyorduk.
Laura Mulvey
Ben izleyicinin, zamanı hissedebilmesi için, fiziksel bir tecrübe yaşamasını isterim. Filmler genellikle dolaylı ve dolaysız açıdan zamanın geçmesi için üretilir. Fakat ben, bir karakterin zamanını tecrübe etmenizi istiyorum. Yalnızca duygusal bir tecrübeden geçmenizi değil, aynı zamanda başka türden bir tecrübeden de geçmenizi istiyorum; tıpkı müzikleyken olduğu gibi, çünkü bu saf bir biçimde fiziksel bir tecrübedir.
Chantal Akerman
Politika ile ilgili sanatta genellikle çelişkili bir mesafe bulunur ya da size, bunun tamamen sanatçının öznelliği ile ilgili olduğunun sinyalini verir – seyircilere vatandaşlar olarak hitap etmenin tam zıttı olan bir durumdur. Bu durumda, psikolojiyi ve öznelliği kullanma eylemlerinde; politik olan şeyin politik olma niteliğini yok etme eğilimi vardır.
Martha Rosler
Olasılık ile ilgilenmiyorum. Gerçeği yakalamakla ilgilenmiyorum. Kendimin bir şey yaratmasıyla ilgileniyorum.
Tracey Moffatt
Daima, öğrenmenin yoğunlaşma ve sabır ile geldiğine inanıyorum ve bu sabrı edinmek, algılamak için kendinizi eğitmelisiniz. Bu benim yavaş bir şey değil; zor bir iştir. Bazı şeylerin hareketi hususunda yavaş olabilir fakat siz uzun süre bir şeyi izlediğinizde zihninizde gerçekleşen hareketler ve çok küçük değişiklikleri fark etmeniz hususunda yavaş bir şey değildir: buradan öğrenmeye başlarsınız. Bu durumda zaman, daha da zeki olmanın bir aracıdır. Bana kalırsa, zaman ayırmalısınız. ‘Yavaş’ kelimesi bu süreci küçümsüyormuş gibi görünebilir. Bunu nasıl hızlandırabilirsiniz?
James Benning
Sinemanın problemlerinden birisi onun unutulmuş bir sanat biçimi olmasıdır. Aslında, İngiltere’de, sinemadan nefret ediyorlar ve bir insanın onu hatırlaması için sanat alanına dönmesinin gerekmesinin nedeni budur. İngiltere’de sanat sineması yok. Bugünlerde film, Oscar alabilmek için edinilmesi gerekilen bir kabiliyetmiş gibi algılanıyor. Sanat sineması 1994 yılında Derek Jarman’ın ölümüyle öldürüldü. Sanatın, İngiltere bağlamında 90lı yılların ortalarında sinemaya kafayı takmasının nedenlerinden birisi budur ve o zamanlar Douglas Gordon ya da Steve McQueen veya Wilson kardeşler gibi video sanatçılarını ürettik. Resim yapma eylemine tekrar dikkatimizi verdiğimiz sanat alanı da bu zamanlardır.
Isaac Julien
İlk başta, o zamanlardaki yazarları ve sahne sanatçılarını destekleyen feministler bana seçim yapmam gerektiğini söylemişlerdi. Hangisi olmak istiyordum? Ya avangart sanatçı ya da lezbiyen bir film yapımcısı, ikisi birden olamazdım. Bu seçimi hiçbir zaman yapamadım çünkü ikisini de seviyorum. İçgüdülerimi takip ettim ve hangi konuda film yapmam gerekiyorsa o konuda filmler yaptım.
Barbara Hammer
Anlamsızlığı seven ve bunu sık sık kullanan bir film yapımcısı oldum. Bu, elbette, üreticilerin istediği şeyin tam olarak zıttı. Orson Wells’in şöyle söylediğini hatırlıyorum: “Kariyerimle ilgili sorun şu; üreticilerin yapmak istediği filmleri yapmak istemiyorum.” Bu benim için de geçerli; üreticilerin yapmak istediği filmleri yapmak istemiyorum.
Curtis Harrington
Flavorwire by Alison Nastasi
Çeviren: Gözde Zülal Solak (tabutmag)