“İki insanın ‘aşk’ sözcüğünü kullanma hakkı bulduğu onurlu ilişkiler bir süreçtir; narin, sert ve çoğunlukla bu ilişki içinde yer alan kişiler için korkunç. Birbirleriyle paylaşabilecekleri gerçeklerin saflaştığı bir süreç” diye yazmıştı Adrienne Rich.
Gerçeklerin karşılıklı bir biçimde saflaştırıldığı, insan bilincinin sınırlarını aşan bu girdap, Fransız filozof Alain Badiou‘ın (d. 17 Ocak, 1937) Aşka Övgü –yararlı bir felsefenin arayışı ve bir insan yeteneği olarak aşkın çoşkulu bir savunusu– isimli kitabın konusu oluşturuyor.
Tolstoy’un Gandhi’ye “insanlığı tüm hastalıklarından kurtaracak tek şey aşktır” diye yazmasından yaklaşık bir yüz yıl sonra Badiou, aşkın, modern dünyayı ele geçirmiş olan bencillik karşısında en işe yarar panzehir olduğunu; biz ve diğerleri arasında oluşan uzaklığın ancak onunla kapanabileceğini ileri sürüyor:
Aşk, şayet ki karşılıklı bir çıkar ilişkisi olarak ifade edilmiyor yahut kazançlı bir yatırım olarak hesaplanmıyorsa; gerçekten de, şans eseri eşsiz bir güvendir. O bizi, farklı olanın tecrübesini yaşayabileceğimiz anahtar yerlere götürür ve zaruri olarak dünyayı farklı olanın perspektifinden tecrübe edebileceğimiz fikrini yansıtır.
Bir insanın diğerini platonik olarak sevmesiyle insanlar arasındaki nefretin son bulacağını düşünen Tolstoy ve Gandhi’nin aksine, Badiou aşkın, bir gerçeklik peşinde olma durumu olduğunu savunuyor:
Aşk gerçeği bulma… pekâlâ bir kesinlik taşıyan gerçeği bulma macerasıdır: Bir kimse bir şeyi yalnız başına değil de, iki kişinin bakış açısından tecrübe ettiğinde dünyayı tam olarak nasıl görür? Bir şey bireysel bir kimlik tarafından değil de, bir farklılık tarafından tecrübe edildiğinde, geliştirildiğinde ve yaşandığında dünya nasıl bir yerdir? İşte ben aşkın bu olduğuna inanıyorum.
Aşk ilk karşılaşmaya indirgenemez, çünkü o bir yapıdır. Aşk hakkındaki gizem, onun savrulması için gerekli olan süredir. Aslına bakarsanız, aşk kayda değer başlangıçların esrimesi değildir. Sonlar – açıktır ki – daha esriktir, fakat o sürüp giden bir yapının da üstündedir. Aşkın sebat gerektiren bir macera olduğunu söyleyebiliriz. Aşkın macera tarafı gereklidir, ancak aynı şekilde kararlı olmak da gerekir. İlk güçlükte, ilk ciddi anlaşmazlıkta, ilk kavgada vazgeçmek aşkı tahrip eder. Gerçek aşk zamanın, mekânın, dünyanın yarattığı güçlüklerin dirençli kimi zaman kederli bir biçimde üstesinden gelebilendir.
Maria Popova
Çeviri: Hande Karataş (tabutmag)
[…] insan bilincinin sınırlarını aşan bu girdap üzerine “daha önce” çevirdiğimiz “Aşka Övgü” başlıklı makaleyi […]