Bazı insanların mutluluğu herkese bulaşır, acısıysa sadece kendine… Kanat Güner herkesin baktığı açıdan değişik kelimeler çağrıştırıyordu. Kadındı, özgürdü, cesurdu, yazardı, “canki”ydi… Kim nasıl isterse öyle görmek istedi onu. O ise kanatlarını yüksek açıp, bu hayatın üzerinde alçaktan uçup gitti… Ardında kitaplarını, tutkularını, yaşanmışlıklarını ve hep hatırlanacak yazılarını bıraktı…
Hayat bazı cümleleri havada asılı bırakır. Bazı insanların mutluluğu kendi kadardır, acısıysa herkese ulaşır…
Hey millet, ben ölmeye karar verdim, niye biliyor musunuz, çünkü yaşım 27’ye geldi dayandı, benim gibiler daha fazla yaşamamalı. Allah korusun, ya ölmeye değil de üremeye karar verseydim! Neyse ki aklım hâlâ başımda, sahneye girmem gereken yeri ayarlayamadım ama çıkmam gereken yeri biliyorum. Kendinize iyi bakın, kötü alışkanlıklardan uzak durun.
Biz kötü çocuklar, yani uyuşturucu kullanan, çevrenizde ve çocuklarınızın yanında görmek istemediğiniz sorunlu çocuklar hakkında açıklamalar yapmak zorundayım galiba, çünkü hâlâ can sıkıcı sorular soruyorsunuz. Şimdi efendim, biz bir zamanlar çocuktuk sizin çocuklarınıza benziyorduk. Tabii ki aynı değil, sizin çocuklarınız muhakkak ki masum çocuklardır. Tabii ki biz o zaman da masum değildik. O zamandan belliydi, bizim ne olacağımız şeytan gibi veletlerdik.
Küçükken, aslında bir prenses olduğumu, kral babamın iyi yetişmem için bana kocaman bir oyun oynadığını, çevremdeki herkesin oyuncu, her şeyin dekor olduğunu, sıradan bir insan gibi yetişirsem daha akıllı bir prenses olacağımı düşündükleri için bu saçma sapan şeyleri bana yaşattıklarını hayal ederdim; değilmiş.
Hâlâ kimse gelip beni sarayıma götürmedi.
Sefam olsun, yok olana kadar yazarak kusacak, anlayana tripler anlatacak, param olursa burnuma çiçek dövmesi bile yaptırıp çiçeği burnunda yazar dedirtecek, düşmana inat intiharimı erteleyecek, uzay boşluğunda hacim kaplayacak, deliliğimi eroine değil, genlerime borçlu olduğumu ispatlayacak, toplumsal bir çıkıntıyım.
Ben galiba hayatım boyunca iki arada gidip geleceğim.
Kornişteki perde gibi, raydan çıkana dek.
Çok küçüktüm, anneannem bana ne olacağımı, ne işle iştigal edeceğimi sordu. “Pilot olcam anneanne,” dedim. Güldü, “Erkekler pilot olur, sen olamazsın,” dedi. “O zaman hostes olurum,” dedim, güldü. “Güzeller hostes olur, sen olamazsın,” dedi.
Çok küçüktüm, anneanneme kızdım. Büyünce erkek olamayacağımı biliyordum ama belki güzel olurdum, o dediklerinden sonra güzel de olamadım.
Siz benden hiç özür dilediniz mi? Onca kavgada hiç mi haklı olmadım, haklı çıkmadım? Kimsenin benden özür dilediğini hatırlamıyorum. Yapmayın n’olur, denge demiyorum, artı sapmalar varsa illaki eski sapmalar da vardır diyorum. Hiçbir sey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz diyorum, su 100 derecede kaynar, ısınan hava yükselir diyorum, yani en azından müdahale edip hayatımı yanlış yönlendirdiğiniz için özür dilemeliydiniz diyorum. Diyorum, diyorum… İşin boktan yanı, demek istediklerimi gözlerinin içine bakarak anneme, babama, kardeşime, kocama, sevgilime diyemiyorum. Sadece tek yumurta ikizimle mi ilişki kurabilirim, ne yani?
Direniyorum uykusuzluğa, sosyal cibilliyetsizliğe, cahilliğe, kemik ağrılarına, erken bunamaya…
Küçük adamlara meydan okuyorum.
Millet ben sigara bile içmiyorum diye zırıl zırıl ağlayıp sonra kokainman çıkıyor; ben her deliğe burnumu soktuğumu itiraf edip, dürüstlüğüme saygı beklerken şamar oğlanı oluyorum. kendi kitabını sokakta zabıtalarla kovalamaca oynayarak satan tek yazar benim, eroinmanlığımla övünmüyorum ama kitabımla gurur duyuyorum. ‘Tanrılar senin kadar dürüst olsaydı peygamberlere gerek kalmazdı,’ dedi biri, onore oldum.
bir sabah kız hatıranın etrafında dolaşır
ılık, yumuşak, tozlu bir şeyler etrafında dolaşır
bir sabah, artık sabah olmayacakmış kadar keskin
bir mum söner, aşkın küçük kayığı
çarpar hayatın kayalıklarına nergis ölür
el yakan o acı çay soğur, beden soğur, damar soğur
hayatı çevreleyen esrar perdesi aralanır gibi
kız ölür, başka bir şey olur
kötü bir şey olur, çok kötü…Hep ama hep aynı şeyi yaptım, sevgi aradım, sevgi istedim. Tatminsiz, doyumsuz, isterik bir şekilde, en çok sevgiye ihtiyaç duydum.
Dosya: tabutmag 3. sayı (2014)