“Kitaplarımızı yakabilirsiniz… Ancak içindeki fikirler milyonlarca kanal aracılığıyla oradan sızmaya ve diğer zihinleri diriltmeye devam edecektir…”
1933 yılında Naziler Almanya’yı ele geçirdiğinde, asalak despotizmleri ülkenin vatandaşlarına, fikirlere ve kültürlerine nefes alacak bir yer bırakmamıştı. Baskıcı taktiklerinden bir tanesi, “Almanya ruhuna özgü olmadığı” varsayılan kitapları ortadan kaldırmaktı. Nazi liderleri öğrencilerden oluşan büyük grupları harekete geçirerek kitapları, kitapçı ve kütüphanelerden toplatıp sokak ortasında yaktırmıştı. Çok geçmeden, bu kitap yakma salgını ülkenin dört bir yanına bir yangın gibi yayıldı.
Kara listeye alınan yazarlardan biri Helen Keller’dı. Kitapların yakıldığı haberini alan Helen Keller – bir iyimser ve insan ruhunun şampiyonu – iç dağlayan bir mektup yazıp derhal Almanya Öğrenci Birliği’ne gönderdi.
9 Mayıs, 1933
Almanya Öğrenci Birliği’ne:
Eğer düşünceleri öldürebileceğinizi sanıyorsanız, tarihten hiçbir şey öğrenmemiş olduğunuzu gösterir bu durum. Geçmişti de tiranlar düşünceleri öldürmeye çalışmıştı sıklıkla; ancak o düşünceler yükselebildiği kadar yükselip tiranları yok etti.
Benim kitaplarımı ve Avrupa’daki yüce akılların kitaplarını yakabilirsiniz; ancak içindeki fikirler milyonlarca kanal aracılığıyla oradan sızmaya ve diğer zihinleri diriltmeye devam edecektir. Kitaplarımın tüm haklarını dünya savaşında yaralanan Alman askerlerine, yalnızca kalbimdeki sevgi ve şefkat duygularıyla verdim.
Sizi hoşgörüsüzlüğe yönlendiren ve durumu güçleştiren şeylerin olduğunu kabul ediyorum; ancak benim tüm yaptığım henüz doğmamış jenerasyonlara stigmasını aktardığınız adaletsizlik ve cehaletten şikâyetçi olmak.
Yahudilere yaptığınız barbarca eylemlerin burada bilinmediğini bir an için bile aklınızdan geçirmeyin. Tanrı hiçbir zaman uyumaz; eminim ki sizin hakkınızdaki yargısına er geç ulaşacaktır. Dua edin ki cezanız, tüm insanların nefreti ve iğretisini kazanmak yerine, boynunuza bağlanan bir taşla denize atılmak olsun.
Helen Keller
Maria Popova
Çev: Hande Karataş