Artık bu korkuya da başka bir korkuya da yer yoktu, çünkü müzikle dolup taşmıştım.
Oliver Sacks’in çalışmalarına göreceli olarak geç kaldım, o bilim ve insan ruhu arasında köprü kuran büyük bir hikâye anlatımı büyücüsüydü. Kamuoyuna yazdığı yazıda ve Demir Perde’yi geçip çocukluğumun Bulgaristan’ını içine sokmadığı zamanlarda daha doğmamıştım. Yirmili yaşlarımdaydım, Amerika’ya yöneldim, Dr. Sacks’in yazısına ve ilham kaynağına, tam bir yürek ve ışıltılı bir ruh tarafından şımartıldığına hayran oldum.
Entelektüel zarafeti beni boğdu, tuhaflıklarının birçoğunda garip bir yakınlık hissettim, Beethoven ve Mendelssohn’a olan hayranlığı ortak noktamızdı.
Aslında, beni Dr. Sacks’in yazısına çeken, insan hayatında müziğin rolü konusundaki olağandışı kavrayışıydı. Musicophilia’nın içine girdim ve bu eski yazılarını yuttu. Hem bilgisi hem de yaşamı, müziğe duyduğu derin bir saygıyla sarsıldı ve müzik bu entelektüel devin en büyük maneviyat biçimini aldı. Zihnin ve bedenin yaşamının bir parçası olduğunu biliyordu ve müziğin zihninde ve bedeninde taşıdığı bir anlayışla ayrılmaz olduğunu anladı.
Hiçbir yerde bu farkındalığı somutlaştıran aydınlık bir ruh olmadı. 1974 anılarını anlattığı bir hikâye vardı ve onu her zaman hatırlayacağım.
Bu yeri doldurulamaz insanı anmak için, sanatçı Debbie Millman’dan sadece bu hikayenin kalbini değil, Dr. Sacks’in dünyamızda yaşadığı ve meydana geldiği ruhu yakalayan geçidi gösteren bir sanat eseri yaratmasını istedim.
Vücudunun kırık enstrümanı hareketsiz olduğundan ve toprak tarafından susturulduğundan, ruhunun senfonisi, Dr. Sacks’in “dünyanın en büyük müzikal hazinelerinden biri” olarak adlandırıldığı aynı ebediyen uyanık bir güçle yazarken yaşanabilir dünya ile iletişimdedir. Sack’e söylenecek tek şey, Dr. Sacks’in hayatında önemli bir yeri olan teyzesinin söyledikleridir: “Bir kez daha ve son kez, bu dünyada olduğun için ve sen olduğun için teşekkür ederim.”
Braingpickings üzerinden (Maria Popova)
Çeviren: tabutmag