“Mutluluk nedir? …o kadar olanaksız, sadece bir nefes kadar kısa, kaybolan bir belirti.”
Virginia Woolf “Birisi doğrudan ruh hakkında yazamaz” dedi. “Onu görür ve yok olur.” Yani mutluluk da bozulduğunda parçalanan ruh kadar kaygandır. Filozoflar, bin yıldan beri mutluluğun doğasını düşünmüş, psikologlar da varoluşsal yapı taşlarını ortaya çıkarmaya ve aşamalarını belirlemeye çalışmışlardır. Ama yine de bir gizem kalıyor yaşamlar arasında ve herhangi bir şeyde çılgınca çeşitlilik gösteren, güneşli bir günde acı çeken herkesin bildiği gibi, dış etkenlerle anlaşılamayan bir durum. Jane Kenyon, “Mutluluğu elde edebilecek hiçbir şey yok.” yazar bir şiirinde.
Mutluluğun en basit, en eksiksiz tanımlarından birini Walt Whitman yapıyor. Ağaçların bilgeliği, müziğin tekil gücü, sanatın en güzel anları bile güzellikle iç içe geçirmesi ve hayatı yaşamaya değer kılan şeyler.
Whitman, 20 Ekim 1876 tarihli bir yazısında, mutluluğun anlamı üzerine başlıklı meditasyonunu kaleme alır:
Ne olduğunu ya da nasıl olduğunu bilmiyorum ama, bu gökyüzü sayesinde çok güzel anlar geçirdim. (Elbette onları hayatımın her günü görüyorum ama daha önce gökyüzünün bu kadar muhteşem olduğunu keşfetmemiştim.) Şimdi bu sonbaharda geçirdiğim iyi anlar için “mükemmel derecede mutlu saatler” diyemez miyim?
Okuduğum kadarıyla Byron ölümünden hemen önce bir arkadaşına tüm yaşamı boyunca sadece üç mutlu saat geçirdiğini söylemiş. Eski bir Alman efsanesi olan kralın çanı da aynı noktaya işaret eder. Ormanda ağaçların arasından o güzel gün batımını izlerken Byron’ın ve çanın hikayesini düşündüm ve içimde mutlu bir saat geçirdiğim fikri uyandı. (Belki de en güzel anlarımı hiç not etmiyorum; o anlar geldiğinde notlar yazarak büyüsünü bozmayı göze alamıyorum. Kendimi sadece ruh halime bırakıyorum ve onun beni dingin coşkusunda taşıyarak süzülmesine izin veriyorum).
Her neyse, mutluluk nedir? …o kadar olanaksız, sadece bir nefes kadar kısa, kaybolan bir belirti… Şimdi mutluluğun anlarından biri mi, yoksa değil mi? Emin değilim —bu yüzden kendime şüpheyle yaklaşmama izin verin.
Maria Popova
Çev.: tabutmag