tabutmag

  • Forum
  • Edebiyat
  • Görsel Sanatlar
  • Sinema
  • Müzik
  • Tiyatro
  • Diğer Şeyler
  • Arka Oda
    • Siparişler
    • İndirmeler
    • Adres
    • Hesap Detayları
  • No products in cart.

Robert Graves’den Aşk ve Şehvet üzerine

30 Temmuz 2015, Perşembe / Published in Edebiyat

Robert Graves’den Aşk ve Şehvet üzerine

Şair, roman yazarı, mitoloji uzmanı, deneme yazarı ve çevirmen Robert Graves (24 Temmuz 1895–7 Aralık 1985) özgür ruhunun kanatları üzerinde taşıdığı keskin zekâsı ve dehasına eş değer deliliği ve azmiyle geçen yüzyılın en etkileyici sanatçılarındandır. Jorge Luis ona ‘üst ruh’ derdi. Virginia Woolf bir gün onun kapısına gelen Robert Grave’i bir gazeteci ya da korkutucu bir hayran sanmıştı. “Gözleri sürgülüydü, mavi bir bluz giymişti. Sık ve kalın saçlarını havaya dikmişti. Şapka takmamıştı.”

1963 yılında Graves –zamanın en bilindik yüzlerinden ve uluslararası bir seks ikonu olan- İtalyan aktris, foto muhabiri ve heykeltıraş Gina Lollobrigida ile oldukça önemli bir sohbet için bir araya gelmişti. Şiirden cinsiyete, cinsiyetten edebiyat alanındaki zararlı reklamcılığa kadar pek çok konuyu tartışmışsalar da konu dönüp dolaşıp yine aşka, Grave’in şiirlerinin genel konusu oluşturan o şeye gelmişti.

“Aşıklara Nasihatler”i kaleme aldıktan yaklaşık yarım bir yüzyıl sonra Graves tarihte yapılmış en etkileyici aşk tanımını Lollobrigida ile paylaşıyordu:

Aşk ve onur. Bu ikisi çok büyük şeyler ancak şimdi kararmış ve çürümüş haldeler. Bugünlerde aşk yalnızca seks ve duygusallık olarak biliniyor. Halbuki aşk gerçeğin farkında olmak, diğer insanın bütünlüğünün farkında olmak ve bunlarla uyumlu her gerçeğin farkında olmaktır – diğer kişide olduğunu fark ettiğin nitelik her ikinizi de parıldatacak şeydir. Aşk budur…

Bireyselliğin farkındalığıdır ve aşk vermek, vermek ve vermektir… karşılığında hiçbir şey beklemeden. Bunları yapabilene dek aşık olduğunu söyleme.

Aşk ve şehvet arasındaki bu önemli fark Graves’in pek çok şiirinin konusunu oluşturuyordu.

ÖPÜCÜK

Titrek ve heyecanlı mısın
aşkın fısıltısıyla
bir sözcüğün esiriyken
zaman hiç durur mu
onun ılık gri gözleri
gökyüzüne açılırken
ve saçlarındaki bulutlar
fırtına gibi eserken

Sonra öptüğün o dudaklar
ateş ve ayaz olur
Ve bembeyaz bir sis
vardır şimdi muğlaklığın bir dileği
her şey doğduğu yere dönsün
solsun su, hava ve toprak
ve ilk güç yürüsün boş ve kurak arazinin üzerinde

Aşk bu mudur? Hayır, bu ölümdür
bir tutku, bir haykırıştır
derin bir nefestir
bir kükreyiştir,
bir kez elinden uçup gittiğinde
yalnızsındır,
umutsuz, yaşamsız,
zayıf bir et ve acınası kemikler.

Maria Popova
Çeviri: Hande Karataş (tabutmag)

Nicelik: Robert Graves

Okumaya devam et...

Vivian Gornick: Yaratıcılığın İçsel Işığı
İlhan Berk’ten Lanetlenmiş Bir Şaire Sorular
Akıl Hastalarının Yazdıkları Şiirler: İnilti
Abone Olun
Giriş
Bildir
guest
guest
0 Yorum
Satır içi geri bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
  • Bir yazar ve bir okurun aşkı: Jack Kerouac ve Lois Sorrells Beckwith28 Kasım 2023
  • Ressamların Sanat Eleştirmenlerine Söylediği 12 Tuhaf Şey28 Kasım 2023
  • Londra Metrosundan 40 yılı kapsayan portreler28 Kasım 2023
  • Olivier Valsecchi’den çıplak optik yanılsamalar28 Kasım 2023
  • Paul Kirchner’dan çizgi roman: Otobüs28 Kasım 2023

Kurumsal

Hakkımızda

Künye

Ekibimiz

Yardım

Havale - EFT Bildirimi

Reklam / İş birliği

İletişim

Kategoriler

Edebiyat

Görsel Sanatlar

Sinema

Müzik

Tiyatro

Diğer Şeyler

Yayınlar

Video —yakında!

Ses —yakında!

Podcast —yakında!

Dükkan

Dergi —Gazete

İmzalı Kitaplar

Posterler

Diğer Ürünler

Metin ve görsellerin tamamı, (illustrasyon ve tasarımlar) kaynak gösterilse dahi başka alanlarda kullanılamaz, kopyalanamaz. Yalnızca söz konusu çevirinin ya da taramaların bir kısmını kopyalayabilir ve çevirinin ya da taramanın olduğu sayfaya geri bildirimde bulunabilirsiniz. Tüm soru ve düşünceleriniz için iletişim sayfalarımızdan bizlere ulaşabilirsiniz.

Made with ♥ by TBTCREATIVE © 2024 tabutmag.com

ÜST wpDiscuz