1971 kışında avukatının ısrarı üzerine telif haklarını takip etmek için İstanbul’a gelen Aşık Veysel’i, dönemin önemli magazin bildirgeci Ses dergisi adım adım takip etmiş… 1971 yılında büyük oğlu ile beraber İstanbul’a gelen Aşık Veysel’i avukatı Aydın Erdem karşılıyor. 6 çocuğu 18 torunu olan Aşık Veysel’in 1970 yılında aylık geliri şöyle:
TBMM vatana hürmet fonundan 500 TL + Türk Petrollerinden aylık 500 TL.
Yayınlanmış plakları ile ilgili geliri sorulunca şöyle diyor: “İlkin Mecnunum Leylamı gördüm’ü doldurdum. İki plak daha doldurduk ve üçüne 275 TL verdiler. Devriki sene 50 TL cep harçlığı yollayıp çağırdılar, geldik; bu defa sağolsunlar 3 plağı 400 Liraya doldurttular. Sonrasını pek hatırlamıyorum şimdi.”
Söze giren avukatı Aydın Erdem devam ediyor:
“Efendim kesin bir liste yapmak çok güç. Bizim tespit edebildiklerimiz şunlar: ”Olmasa”, ”Uzun ince bir yoldayım”, ”Yumma gözün kör gibi” ,”Yağmur olsam”, “Kara toprak” ki bu şarkı tam 3 kez 3 ayrı şarkıcı tarafından plağa okunmuş… Bugüne kadar Odeon firması ve Hümeyra 1000’er TL yollamışlar. Bir de Fikret Kızılok köye geldiğinde 1500 TL vermiş. Ama bunu telif olarak mı yoksa kendiliğinden mi verdiğini belirtmemiş.”
Daha sonra Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bürosunda bu plaklar kendi isteği üzerine Aşık Veysel’e dinlettiriliyor. Her plaktan sonra: “Beğendim… Güzeldi… seslerine sağlık, güzel okumuşlar…” diyor. Esin Afşar’ın “Kara toprak” 45liğini dinlerken, ”Esin hanımın sesi pek güzel…” diyor. Bir de Fikret Kızılok’un saz çalışını beğeniyor…
Aşık Veysel Avukatı ve oğlu ile plakçılığın kalbinin attığı Doğubank iş hanında…
Ertesi gün Aşık Veysel yanında oğlu ve avukatı ile dönemin tüm plak şirketlerinin birarada bulunduğu Doğubank işhanına gidiyor. Menajer Erkan Özerman Esin Afşar’ın Disko firması için doldurduğu iki 45 lik için 2500 TL veriyor. Ayrıca şirketinde para vereceğini söylüyor…
Melahat Koyuncu’nun “Kara Toprak” 45liğini basan Şenay Plak firmasına gidildiğinde içerdeki yetkili para işleri ile ortağının ilgilendiğini ve onun şu anda şehir dışında olduğunu söylüyor…
Yine telif için gidilen Silvana Plak firmasında kimse bulunamıyor.
Yonca Plak firmasında da görüşülecek ilgili bulunamıyor..
Nihayet Sayan plak firmasında firmanın sahibi Fahrettin Sayan bulunuyor. Basmış olduğu 3 adet 45 lik için 3000 Lira teklif ediyor ve pazarlık sonrası telif ücreti 4000 Liraya çıkıyor. Fahrettin Sayan “Bu parayı verdiğim için tüm plakçılar bana kızacak” deyince o ana kadar suskun duran Aşık Veysel: ”Kötü olacaksan al oğul… Paraları geri vereyim, benim yüzümden kötü kişi olma.” diyor…
Bu konuşma sırasında Fahrettin Sayan ,Fikret Kızılok eli ile Sivas!a bir miktar para gönderdiğini ancak bu parayı Fikret Kızılok’un Aşık Veysel’e kendi hediyesi olarak verdiğini iddia ediyor.
Aşık Veysel bunun üzerine:
“Dünya bir dolap ki durmadan döner içinde çeşitli plana ne den… Herkes bir maksatla serpilir süner Kuyruğu kınalı yalan ne den…” diyor.
Sonraki günlerde bu iddialar kendisine sorulan Fikret Kızılok şunları söylüyor: “Sivas’a gidip kazandığım altın plağı ona verdiğim gün şirketimden hesabıma mahsuben aldığım avanstan bir miktar para verdim. Bu benim ona bir şükran borcumdur ve şirketin bu parayla hiç mi hiç ilgisi yoktur. Ben bu tip reklamlardan kaçınan bir insanım. Hele para hiç değer vermediğim bir şeydir. Öyle olmasaydı ben de piyasa plakları yapar, gece kulüplerinde çalışıp cebimi binliklerle doldururdum…”
Toplanan paralarla yapılan ilk iş, Mahmutpaşa’ya gidip Aşık veysel’e bayramlık urba almak oluyor…