“İnsanın mutsuzluk dışında kendini adadığı yalnızca bir iki şey vardır” diye yazıyordu filozof Alain de Botton “Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir” adlı kitabının girişinde. Botton, ruhsal kuşağımızın rutinliğinin başlıca suçluları arasında “alışkanlığın sağırlaştırıcı etkilerinin” olduğunu tartışıyordu. Bundan yaklaşık bir asır önce de Kierkegaard, mutsuzluğun ana kaynağı olarak bunu gösteriyordu. Gerçekten de, alışkanlıklar her ne kadar günlük hayatımızı şekillendirmemize müsaade ediyorsa da, var oluşun yüzeyinden bizi uzaklaştıracak bilinçsiz trans hallerine sokabilir.
Alain De Botton, Proust’un hayatını ve düşüncelerini anlatan animasyon – makalesinde “Proust’un bizi alışkanlık haline gelen mutsuzluğumuzdan kurtaracak fikirlerini” paylaşıyor.
“Proust’a göre büyük sanatçılar övgüyü hak ederler zira onlar bize dünyayı taze, takdir edici ve canlı bir şekilde sunarlar… Sanatın karşılığı, alışkanlık olarak adlandırdığı şeydir. Proust’a göre hayatın çoğunluğu aşinalığın battaniyesi ya da kefeniyle çoktan yok olmuş durumdadır. Duyularımızı donuklaştırır ve bizi günbatımının güzelliğinden, işimize ve arkadaşlarımıza kadar her şeyin güzelliğini takdir etmekten alıkoyar.
Çocukların henüz böyle bir sıkıntısı yoktur; bu nedenle basit ama temel şeylerden mutlu olurlar – Örneğin su birikintileri, yatağın üzerinde zıplama, kum ve taze ekmek. Fakat biz yetişkinler kaçınılmaz bir şekilde donuklaşırız ve bu nedenle devamlı aşk ve şöhret gibi daha güçlü uyarıcıların peşine düşeriz.
Proust’a göre bunun çaresi yetişkinlik döneminde, bir çocuğun sahip olduğu heyecana, o güce sahip olmaya çalışmak, alışkanlık peçesini yırtıp atmak ve bu şekilde gündelik hayata yeni ve minnettar bir duyarlılıkla yaklaşmak.
Bunu yapabilen tek insan grubu – Proust’a göre – yalnızca sanatçılar. Sanatçılar alışkanlık peçesini kolaylıkla yırtıp atarlar ve hayatı hak ettiği görkeme ulaştırırlar.”
Not: Video’nun yalnızca alışkanlık konusunu ele alan kısmı yazıya dökülmüş ve çevirisi yapılmıştır.
Maria Popova
Çev: Hande Karataş