“Boşanmanın gerçekleşmesi durumunda sana özellikle cömert ayrıcalıklar aracılığıyla önemli maddi avantajlar sağlayacağım.”
Yeni nesillerin büyük bir hevesle tanınmış figürlerin özel hayatları üzerine yorum yapmalarını gözlemlemek her zaman hayret verici olmuştur – ne kadar göze çarpan kişiler ise o kadar modern, ne kadar gülünç bir durumsa o kadar eski. Bizim eksiklikle ilgili güvensizliğimizi, diğer insanların – sözde ve dikkat edilmemiş “gerçeklere” bağlı kalarak var sayılan – kusurlarını belirterek sakinleştirme eğilimimiz ile bu durumu bir araya getirdiğimizde; ortaya kültürümüzdeki en mutsuz sporlardan birisi çıkar: meşhur insanların kusurlu ilişkileri üzerine yapılan kibirli yorumlar aracılığıyla gerçekleştirilen; dâhileri eleştirme sporu. John Lennon ve Yoko Ono, Sylvia Plath ve Ted Hughes, Zelda ve F. Scott Fitzgerald gibi çiftler – söz konusu çift ile hiç tanışmamış olan; mutfak masalarında ya da yatak odalarında bulunmamış olan – alaycı kişilerin basit fikirleri için sıklıkla kaynak oluşturmuşlardır.
Tabii ki asıl gerçek, hiç kimsenin iki kalbin arasında ortaya çıkan şeyin ne olduğunu gerçekten tam olarak bilemediğidir. Hatta bu duruma, düşündüğümüzden daha fazla sıklıkla, birbirlerinin göğüslerinde kalpleri atan iki insan da dâhildir. Fakat insan, bir ilişkinin karmaşıklıklarının daha kesin ve ayrıntılı etkileşimlerini elde etmek için; bir neslin kendilerine odaklı uzmanlarının fikirlerini ödünç almak yerine; mektuplar, günlükler ve anılar aracılığıyla sözü geçen kişilerin birinci el gerçekliklerine danışmalıdır.
Bu durum, “mükemmel modern dâhinin” hayatı açısından ele aldığımız zaman çok büyük bir doğruluk oluşturur ve böylelikle bu kültürel spor için de en çekici hedef haline gelir: Albert Einstein’ın ilk eşi, Sırp bir fizikçi olan Mileva Marić; Einstein’ı bencil bir egoist kişiliğe kadar indirgeyen çeşitli iddialara maruz kalmıştır. Fakat bu çiftin, aşk mektuplarını ve aşkları başladıktan sonraki üzücü değişimlerini de içerisinde bulunduran verimli yazışmalarını okumak ve hatta Alan Alda’nın bu çiftin yazışmaları üzerine kurgulanan oyununu izlemek insanın, diğer ilişkilere kıyasla, onların ilişkisinde ne kadar çok ince ayrıntının ve boyutun var olduğunu fark etmesini sağlıyor.
Buna rağmen; çiftin özel gerçekliğinin bir parçasına zorlukla göz atabildik. Fakat burada da ortaya onların aşkını çözümlenin aslında iki iradeli, hırslı, ikisi de büyük zekâya ve duygusal kapasiteye sahip olan ve birlikte büyüyerek – tanıştıklarında Albert on yedi, Mileva da yirmi bir yaşındaydı – birbirinden ayrılan insanı çözümleme meselesi olduğu çıkıyor.
1912 yılına dek ilişkileri düzeltilemeyecek kadar yıpranmıştı. On bir yıllık evlilik ve on sekiz yıllık beraberliğin sonucunda 1914 yılında ayrıldılar. Daha sonra Einstein, kuzeni Elsa Löwenthal ile mektuplaşarak duygu beslemeye başladı ve ona âşık oldu. (O dönemlerde bu durum alışılmamıştan da uzak bir durumdu.) 1916 yılında, eşine yasal bir boşanma önerisi sundu fakat Mileva kalp rahatsızlığına yakalanarak ateş nöbetleri geçirmeye başladıktan sonra fikri geri çekti. Bir arkadaşına “Bundan sonra onu boşanma konusuyla ilgili rahatsız etmeyeceğim” diye yazdı.
Fakat Mileva’nın durumu ilerledikçe gerginlik de yükselmeye devam etti ve Einstein 1918 yılının Ocak ayında, bir mektupla ikinci bir boşanma önerisi sundu. Bu mektup Princeton Üniversitesinin yeni açılan Einstein’ın kağıtları dijital arşivinde bulunuyor ve ayrıca The Collected Papers of Albert Einstein, Volume 8: The Berlin Years: Correspondence, 1914 – 1918 (Albert Einstein’ın Toplu Kağıtları, Cilt 8: Berlin Yılları: Mektuplar, 1914 – 1918) adlı esere de dâhil edilmiş. En sıra dışı olan durum ise şu; Einstein eşini boşanmaya ikna etmeye çalışırken bir umutsuzluk içerisinde ona rüşvet teklif ediyor; vereceği paranın içerisine istekli bir şekilde Nobel ödülü parasını da katmakla kalmıyor, aynı zamanda bunu Nobel Ödülünü gerçekten almadan üç yıl öncesinde yapıyor.
Sevgili Mileva,
Özel ilişkilerimi bir düzene sokma çabalarım en sonunda sana ikinci kez boşanma teklifini sunmama sebep oldu. Bu adımı mümkün kılacak olan her şeyi yapmaya kararlı bir şekilde hazırım. Boşanmanın gerçekleşmesi durumunda sana, özellikle cömert ayrıcalıklar aracılığıyla, önemli maddi avantajlar sağlayacağım.
1 – 6,000 M yerine 9,000 M [önce 1,560 $, sonra 26,000 $ olmak üzere] ve bunun 2,000 dolarının çocukların yararı için her yıl yatırılacağı.
2 – Nobel Ödülü – boşanma durumunda ve eğer bana verilirse – olay öncesinde tamamen sana teslim edilecektir. Faizin kontrolü tamamen senin takdirine kalacaktır. Para İsviçre’de olacaktır ve çocuklar için saklanacaktır. Benim (1) adı altındaki ödemelerim bu durumda yok olacaktır ve bunun yerine yıllık ödemeler gelecektir. Bu ödemeler, faizlerle birlikte 8,000 M etmektedir. Bu durumda sen kendi adına 8,000 M paraya sahip olmuş olacaksın.
3 – Boşanma durumunda sana dul maaşı sözü de verilecektir.
Doğal olarak, bu büyük fedakârlıkları yalnızca gönüllü olarak boşanma durumunda gerçekleştireceğim. Eğer boşanmaya razı olmazsan, bundan sonra, İsviçre’ye gönderilen yıllık 6,000 doların bir senti bile gönderilmeyecek. Şimdi senden kabul edip etmediğinin bilgisini ve bana karşı bir boşanma dosyası açmaya hazır olup olmadığının bilgisini almak istiyorum. Buradaki her şeyle ben ilgilenirim, yani herhangi bir sorun ya da zorluk yaşamazsın.
Einstein, çok sık mektuplaştığı ve bir zamanlar başka bir mektubunda herhangi bir şeyi öğrenmenin sırrını paylaşmış olduğu büyük oğlu olan Hans Albert için şefkatli bir not yazarak mektubu bitiriyor. Mileva’ya sağlık dileklerini ilettikten sonra, şöyle yazıyor:
Albert’ın mektupları beni fazlasıyla mutlu ediyor; mektupları sayesinde oğlumun zihinsel açıdan ve karakteri açısından iyi bir şekilde geliştiğini görebiliyorum… Çocukları öpüyorum.
İki ay sonra Einstein, o zamanlar belki de en yakın sırdaşı olan İsviçreli arkadaşı Heinrich Zangger’e şöyle yazıyor:
Eşim ve ben gayet tatmin edici bir ilişki içerisindeyiz, benim boşanma isteğime rağmen… Aramızdaki mektuplaşmalar gayet hareketli bir hal aldı ve ben inanıyorum ki, onunla bütün konuları açık bir şekilde konuşmam işe yarıyor.
12 Haziran 1918’de en sonunda bir boşanma anlaşması düzenlendi; Einstein’ın sözleri de hukuk diline çevrildi. Varsayıma dayanan fakat tereddüt etmeden beklenen Nobel Ödülü parası anlaşmanın bir merkezi olmaya devam ediyor ve şu maddeyi içeriyor:
Prof. Einstein’ın talimatı üzerine, boşanma durumunda ve Nobel Ödülünü kazanması durumunda, [ödül olarak verilen] para miktarı Bayan Mileva Einstein’ın mülkü haline gelecektir ve bu sermayenin bir İsveç bankasına yatırılması gerekmektedir.
Daha sonra, Mileva’nın ölmesi ya da tekrar evlenmesi durumunda ödül olarak verilen paranın iki oğluna aktarılması gerektiği şartını ortaya koyarak devam ediyor.
Mileva kabul etti ve 1919 yılında boşandılar. 1921 yılında Einstein, kuantum fiziğinin yükselmesini kolaylaştıran “Teorik Fiziğe yapmış olduğu hizmetlerden” ötürü Nobel Ödülünü aldı. Bir yıl sonra ödül olarak verilen parasını da aldı ve sözünü tutarak, bu ödeneği Mileva’ya aktardı. Birkaç yıl sonra, küçük oğullarına şizofreni teşhisi konulduğunda Einstein’ın Nobel Ödülü genç adamın pahalı olan tedavisi için ödenek olarak kullanıldı.
Brain Pickings by Maria Popova
Çeviren: Gözde Zülal Solak (tabutmag)