“Yaratıcı bireyler genel olarak yalnızca bir cinsiyetin etkinliklerinden değil; diğer cinsiyetin etkinliklerinden de faydalanma eğilimi gösterirler”
Yaratıcılıkla ilgili olarak onun dört aşaması, ideal yaratıcılık düzeninin bilişsel bilimi, hafızanın rolü, akıl hastalıkları ile yaratıcılığın ilişkisi üzerine muazzam bir araştırma yapılmış olsa da, çok az araştırmacı doğuştan gelen ve ancak çok az insanın kurtulabildiği bir parça olan “cinsiyet ve aklın cinsiyeti üzerine” eğilmiştir.
Yaratıcılık üzerine yazılmış en önemli, anlaşılır, tesirli kitaplardan biri olan Yaratıcılık: Buluş ve İcadın Psikolojisi’nde öncü psikologlardan Mihaly Csikszentmihalyi zihnin pek uğrak olmayan, önemi yeterince kavranmayan yine de çok önemli bir açısını inceliyor: Psikolojik çift cinsiyetlilik eğilimi.
Bütün kültürlerde, erkekler karakterlerinin feminen olarak adlandırılabilecekleri özelliklerini baskılamak, hatta ortadan kaldırmak üzere maskülen yetiştirilirken, kadınlar da tam tersine bu özellikleri ortaya çıkarmak üzere yetiştirilir. Yaratıcı bireyler ise belirli bir ölçüye kadar, kalıplaşmış bu cinsiyet rol normlarından kaçmayı başarmıştır. Maskülenlik ve feminenlik üzerine yapılan testlerde kendisini sürekli olarak tekrarlayan sonuç; yetenekli ve yaratıcı kızların diğer kızlardan daha baskın ve sert; yaratıcı erkeklerin ise diğer erkeklere göre daha az saldırgan ve daha fazla duygusal olduğu idi.
Csikszentmihalyi, çift cinsiyetliliğe eğilimin eşcinsellik ile karıştırılmaması gerektiğine vurgu yapıyor. –Sonuçta bu, cinsel bir bünye ile değil, aklın psiko-duygusal düzeniyle alakalıdır.
Psikolojik çift cinsiyetlilik, cinsiyetten bağımsız olarak bir kimsenin aynı anda hem saldırgan hem şefkatli; hem duyarlı hem de katı; hem baskın hem itaatkar olabilmesine atıfta bulunan çok daha geniş bir kavram. Psikolojik olarak çift cinsiyetli bir insan cevap repertuarına iki katına çıkarabilir ve dünyayı algılamada daha geniş ve çok yönlü bir spektrumdan faydalanabilir. Yaratıcı bireyler genel olarak yalnızca bir cinsiyetin etkinliklerinden değil; diğer cinsiyetin etkinliklerinden de faydalanma eğilimi göstermeleri hiç de şaşırtıcı değil.
Yaratıcılık testinde yüksek skor elde etmiş 91 kişiyle yaptığı görüşmeler sonucunda Csikszentmihalyi şunu dile getiriyor:
Kadın sanatçılar ve kadın bilim insanları toplumdaki yetiştiriliş tarzlarına göre daha fazla kendilerinden emin, öz-güvenli ve saldırgandı. Erkeklerin içindeki feminenliğe ilişkin en belirgin kanıt ise, onların aileleriyle daha içli dışlı ve diğer erkeklerin önemsiz bulacağı şeylere daha duyarlı olmalarıdır. Cinsiyet rollerinin tam tersi istikametinde gelişim gösteren bu özelliklere karşın, yine de bu kişilerin stereo tipten tam anlamıyla uzak olduğunu söyleyemeyiz.
Yaratıcılık: Buluş ve İcadın Psikolojisi: yaratıcı süreç için gerekli koşullara ışık tutan, yenilikçi zihnin ana hatlarını veren, yaşlanmanın yaratıcılığa etkisini tartışan ve Csikszentmihalyi’nin gençlere verdiği pahabiçilmez tavsiyeler ile bütünüyle çarpıcı bir kitap.