tabutmag

  • Forum
  • Edebiyat
  • Görsel Sanatlar
  • Sinema
  • Müzik
  • Tiyatro
  • Diğer Şeyler
  • Arka Oda
    • Siparişler
    • İndirmeler
    • Adres
    • Hesap Detayları
  • No products in cart.

Tezer Özlü: 100. Doğum Yıldönümünde Kafka

21 Eylül 2024, Cumartesi / Published in Genel

Tezer Özlü: 100. Doğum Yıldönümünde Kafka

“Bizi insan düşüncesi sınırının sonuna götüren yazar. Absürt sorununu tüm boyutlarıyla ortaya koyan yazar…”

Çağımızda varoluşçuluk akımında Jean-Paul Sartre’ın yanında anılan Albert Camus böyle diyor Franz Kafka üzerine.

Bir sav daha öne sürmek olası: İçinde yaşadığımız gerçekler absürt, absürt de gerçek olduğuna göre (ben bunu böyle algılıyorum), mutlak Kafka dünyanın gerçeğini tanımamıza, dünyaya dayanmamıza yol gösteren en önemli yapıtların yazarı. Bu görüşü André Gide de paylaşıyor. Şöyle diyor Kafka üzerine: “Anlatımların gerçekçiliği, insanın düş gücünü aşıyor.”

Kafka, 3 Temmuz 1883′te Prag’da doğdu. Diğer altı kardeşinden üç kız kardeşi yaşadı… Hitler faşizminin temerküz kamplarında öldürülünceye dek.

1950 yıllarının sonuna doğru ülkemiz edebiyat çevresinde en çok sözü edilen öykü, Franz Kafka’nın Değişim’iydi. Bir sabah uyanıp kendini hamam böceğine dönüşmüş bulan Gregor Samsa, Kafka’nın tüm iç dünyasını yansıtıyor. Ayrıca, bürokrasi ve iş çarkının, yüzyılımız insanını böceğe ya da “robot”a dönüştürdüğünü, hepimizin birer “Gregor Samsa” olduğumuzu kavrayamazsak, biz dünyaya değil dünya bize bakıyor olmaz mı?

Kafka’nın kişiliğini belirleyen en önemli olgular; Yahudi kökeni ve Yahudi dili, ancak Prag kentinde Almanca konuşan yüzde on azınlık arasında bulunmak (o dönemde Prag’da Almanca konuşanlar daha saygınlık kazanan bir sınıfı oluşturuyordu), baba baskısı, toplumla bağdaşamama, kadınlarla yalnız mektup ilişkisi kurabilme, sağlıklı bir insan olmama isteği ve giderek, doğuştan var olan “yazarlık hastalığı”nın vereme dönüşmesidir.

Kafka’nın yaşamındaki önemli dönemlere kısaca değinirsek: 1906’da Prag Üniversitesi’nde hukuk öğrenimini bitirir, 1908’de İşçi Sigortaları Şirketi’nde işe başlar. Temmuz 1922’de hastalığı nedeniyle emekli olana dek burada çalışır. Aynı yıl ilk öyküleri Hyperion adlı dergide yayımlanır.

Kafka, 41 yılı bulan kısa yaşamına bu denli yoğun yapıtı nasıl sığdırmıştır? Sigorta şirketinden, öğleden sonra saat ikide ayrılıp, bir iki saat uyuyup sonra sabaha kadar yazarak… Sabaha kadar… Çevresinin gürültüsüne dayanamadığı için. Öykülerinin, Dava, Amerika, Şato romanlarının yanı sıra önemli yazınsal ürünleri 3000 sayfayı bulan günlükleri, özdeyişleri ve mektuplarıdır. Kafka’nın en çok mektup yazdığı kişiler, iki kez nişanlanıp ayrıldığı Felice Bauer, âşık olduğu çevirmeni (Çekçeye) Milena, en sevdiği kız kardeşi Ottla, yazar arkadaşı Max Brod’dur. Bazı günler aynı kişiye üç mektup yazmış, günlük tutmuş, ayrıca öykü ve romanları üzerine de çalışmıştır. En önemli mektuplarından biri de tüm öfkesini açıkladığı ve hiçbir zaman yollamadığı Babaya Mektup’tur. Küçük bir kitap kalınlığındaki bu mektup Kafka’nın iç dünyasını açıklayan bir çığlıktır.

Kafka, 1915’te Fontane Ödülü’nü almıştır. 1920’de ikinci nişanlısı Julie Wohryzek ile ayrılan Kafka, ancak yaşamının son yılını bir kadınla geçirmiştir. Birlikte Berlin’de oturdukları Dora Diamant. Faşist Hitler Almanyası, Dora Diamant’ın evini basarak yazarın bazı yapıtlarını götürmüştür. Bunlar yitik sayılmaktadır. Kafka, son yapıtlarının yakılmasını vasiyet etmiştir. Bir yazar açısından ne yüce bir alçakgönüllülük değil mi?

1920 yıllarında Kafka’yı ancak küçük bir edebiyat çevresi tanırdı. Kafka’ya ilk sahip çıkan, Andre Breton’un bulunduğu, Sartre ile Camus’nün de katıldığı “Minotaure” grubudur. Fransa’dan sonra İngiltere ve Amerika’da basılan Kafka, Almanya’da tüm yapıtlarıyla ilk kez, ancak 1957’de basılabilmiştir. Yazarın Türkçeye ilk çevirileri de bu yıllardadır.

3 Haziran 1924’te Kierling Sanatoryumu’nda ölen Kafka, Prag’daki Yahudi Mezarlığı’nda babası Hermann ve annesi Julie Kafka ile bir arada yatmaktadır.

“İnsanların bakışlarına bile dayanamıyorum, insan düşmanı olduğumdan değil, ama insanların bakışları, çevremde bulunmaları, öylesine oturup bakmaları, bütün bunlar benim için dayanılır gibi değil.” Bir Prag kahvesinden eve döndüğünde bu tümceyi yazmıştır günlüğüne. Sonra şöyle devam eder: “Sabah uykusu yerine saatlerce öksürdüm, yüzerek bu yaşamın dışına çıkmayı yeğlerdim.”

Cumhuriyet, 4 Temmuz 1983

S.21—23

Tezer Özlü
Yeryüzüne Dayanabilmek İçin

Hazırlayan Sezer Duru
YKY, 2013

Abone Olun
Giriş
Bildir
guest
guest
0 Yorum
Satır içi geri bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
  • Tarkovski İtalya’da: “Kimseye Başkasının Kültürünü Öğretemezsiniz”18 Şubat 2025
  • Jacques Lacan: Yorumdan Aktarıma9 Şubat 2025
  • Gecikmeye övgü: Zaman nereye gitti?28 Aralık 2024
  • Ulus Baker: Dostoyevski’den Sokurov’a23 Aralık 2024
  • Ulus Baker: Dostoyevski ve Tarkovski23 Aralık 2024

Kurumsal

Hakkımızda

Künye

Ekibimiz

Yardım

Havale - EFT Bildirimi

Reklam / İş birliği

İletişim

Kategoriler

Edebiyat

Görsel Sanatlar

Sinema

Müzik

Tiyatro

Diğer Şeyler

Yayınlar

Video —yakında!

Ses —yakında!

Podcast —yakında!

Dükkan

Dergi —Gazete

İmzalı Kitaplar

Posterler

Diğer Ürünler

Metin ve görsellerin tamamı, (illustrasyon ve tasarımlar) kaynak gösterilse dahi başka alanlarda kullanılamaz, kopyalanamaz. Yalnızca söz konusu çevirinin ya da taramaların bir kısmını kopyalayabilir ve çevirinin ya da taramanın olduğu sayfaya geri bildirimde bulunabilirsiniz. Tüm soru ve düşünceleriniz için iletişim sayfalarımızdan bizlere ulaşabilirsiniz.

Made with ♥ by TBTCREATIVE © 2024 tabutmag.com

TOP wpDiscuz