tabutmag Edebiyat, Sanat, Kültür, Şiir ve Kitap

  • Avlu
  • Dükkan
    • Dergi & Gazete
    • İmzalı Kitaplar
    • Posterler
  • Forum
  • İçerikler
    • Edebiyat
    • Görsel Sanatlar
    • Sinema
    • Müzik
    • Tiyatro
    • Diğer şeyler
    • Siparişler
    • İndirmeler
    • Adres
    • Hesap detayları
    • Şifremi unuttum
  • No products in cart.
15 Şubat 2020, Cumartesi / ODA Blog, Diğer şeyler, Edebiyat

Söylendim durdum

Şöyle bakıyorum şehre de, yeşil yeşil bir şey geçiyor içimden. Su mu, çayırlık mı, orman mı? Değil. Yeşil bir şey, zehir yeşili bir şey. Birtakım yeşil renkli zehirlerle zehirlenmiş yeşil bir su.

Köpek leşi gibi uyuyor şehir: Yok, öyle değil… Köpek leşi, kokusu yönünden iğrenç, yoksa ölmüş bir köpekte kırılmış bir çocuk oyuncağının hüznünden başka, tatsız ne vardır? Pis bu şehir. Alabildiğine pis şehir: Bit gezmemiş kanepe, sümük sürülmemiş, tükürülmemiş, balgam atılmamış hiçbir yeri yok. Yakamızdaki kir, fabrika dumanından değil, pislikten, tozdan, mikroptan.

Bu şehir laubaliliğin, kötülüğün, ikiyüzlülüğün kaynaştığı bir şehir. İyi insanlar yok mu? Dolu. Ama nasıl çekilmişler, nasıl ürkmüşler, nasıl kapanmışlar bir yere? Neredeler?

Bu şehirde düşünülemez. Düşünmek iyi değil, sıhhate muzurdur. Allah’ı bile düşünemezsin. Düşündün müydü karşına onun namına iğrenç mecmualar, nefesleri yırtık para kokan şairler, ölü bekleyen imamlar çıkar. Bahşiş isterler.

Ben fukarayı severim dersin kendi kendine, yalandır. Kendin de inanmazsın.Hangi fukarayı, nasıl fukarayı? Bu canavar gibi dilenci kadını mı? Bu arsız, edepsiz, huysuz çocuğu mu? Bu iki paralık adamın önünde secdeye varan balıkçıyı mı? Yoksa köşe başında oturup çürüklerini; yüzünden açlığı, kimsesizliği, hafifçe deliliği, dünyadan bıkkınlığı akan adama yutturan külhanbeyi kestaneciyi mi?

Kimdir şu sevdiğin insan? Anladık fakir, kimsesiz, bahtsız…Ama kim?

Kim olacak? sensin. Kendi kendinsin. Evet bu şehirde herkes dönüp dolaşıp kendinde karar kılacak. Başkasını seven tek adam bulamazsın. Olmasına da imkan yoktur. Hani bazı insanlar vardır, iyilik edersin. Bir edersin, iki edersin, üç edersin. Sonra edemeyecek hale gelirsin de elinden bir şey yapmak gelmez. O zaman bir de bakarsın ki, karşındaki sana düşman kesilmiştir. Hepimiz öyleyiz işte. Bütün iyilikleri, bütün dostlukları, tulumba gibi emeriz. Sonra dostluklar, iyilikler de kuyular misali kurur. İşte o zaman başlar dedikodu.

Çekilecek bir köşemiz olacak. Yatağımız olacak. Yorganı gözlerimize çekeceğiz. Belki bir deniz kenarı, bir ağaç altı, bir rüzgar, bir sessiz kahve, bir bardak çay, bir simit, bir dilim kaşar peyniri, bir yarım kilo şarap bulursak dost olarak bu en iyisi. Ama insan? Yok kardeşim, yok, insan bulamayacağız. Bu şehir bu kadar pisken, bu kadar laubali, bu kadar düşkünken, para kazanıp da kendinden ötesini, beygirini kullanan arabacıdan daha merhametsizce kullanıp da rahat edenleri, sessizce, tereyağından kıl çeker gibi kendini aramızdan çekmişleri bir bakıma haklı buluyorum.

Seni tanıyan kimse senden kestane almazmış; senin gözünün önünde, giderler çürüklerini inadına başkasından alırlar da senden almazlarmış. Varsın almasınlar.

Bütün şehilere dost değilsin a! Sen başla bir defa işe. Bir haftaya kalmaz, şapkası delik, gözleri uçuk, rüzgara karşı içi yünsüz bir adamcağıza çürüklerini, pişmemişlerini dayayacaksın. Bunu yapacaksın. Yapmazsan hayatından, kestanecilikten birşey anlamayacaksın. Manav çırağını, bakkal oğlunu, tüccar katibini, gazeteci yazarını böyle yetiştiriyor. Bu şehir böyleyken, bu böyle sürüp gidecek…

Sait Faik Abasıyanık / Mahalle Kahvesi

ETİKETLER: Sait Faik Abasıyanık

İLGİNİ ÇEKEBİLİR

Resimlerle Galileo’nun isyankar ve devrimci hayatı
Ormanda Çay Partisi: Japon Sanatçı Akiko Miyakoshi’den Çağdaş Bir Peri Masalı
Kullanışlı Cahilliğin Yayılması: Thoreau; bilgimizin kibri ve bilmemenin yüce alçak gönüllülüğü üzerine

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BU HAFTANIN ÇİÇEKLERİ

Hyperion’dan Bellarmin’e (Hölderlin)

Hyperion’dan Bellarmin’e (Hölderlin)

Ernst Bloch -Umut İlkesi (Yeni Elbise, Işıklandırılmış Vitrin)

Ernst Bloch -Umut İlkesi (Yeni Elbise, Işıklandırılmış Vitrin)

Rainer Maria Rilke, Genç Şaire Mektuplar (10-14)

Rainer Maria Rilke, Genç Şaire Mektuplar (10-14)

E-posta Aboneliği

tabutmag üzerinden tüm gelişmeler hakkında bilgi almak için e-posta adresinizi bizimle paylaşın.

Sorularınız mı var?

Telefon

(312) 803 1502

E-posta

hello@tabutmag.com

Sosyal

Instagram

Keşfedin

Hakkımızda

Künye

Ekibimiz

Yardım

Havale - EFT Bildirimi

Bize Ulaşın

tabutmag, tabutedebiyat adı altında 2001 yılında hayata geçirdiğimiz edebiyat, kültür ve sanat forumlarının desteklediği, tabutedebiyat’ın ilkelerini benimseyen bir sanat bildirgecidir. tabutedebiyat ise gücünü, yaklaşık 12 yıldır yazın alanında üretken, popüler edebiyatın dışında kalan ve kalmaya ısrarlı yeni nesil yazarların birbirleriyle girdiği etkileşimden alır.

Dönüşümün karşılığı, edebiyat, sinema, tiyatro ve görsel sanatlar alanında ilgililere nitelikli ve özgün içerikler sunmak olmuştur.

Bu etkileşimin bir parçası olmak, yazılarınızı, yorumlarınızı, ürünlerinizi, videolarınızı tabutmag sayfalarına göndermek isteyebilirsiniz, isteyin. Bu doğrultuda Atölye, herkesin içerik yüklemesine açıktır. Diğer nitelikli çevirileriniz ve çalışmalarınız için hello@tabutmag.com adresiyle temas edebilirsiniz.

ÜST