tabutmag Edebiyat, Sanat, Kültür, Şiir ve Kitap

  • Avlu
  • Dükkan
    • Dergi & Gazete
    • İmzalı Kitaplar
    • Posterler
  • Forum
  • İçerikler
    • Edebiyat
    • Görsel Sanatlar
    • Sinema
    • Müzik
    • Tiyatro
    • Diğer şeyler
    • Siparişler
    • İndirmeler
    • Adres
    • Hesap detayları
    • Şifremi unuttum
  • No products in cart.
07 Ağustos 2015, Cuma / ODA Edebiyat

Simone Weil: Aşağılık Hissini Yıkmak

“Evliya doktrinlerinin büyük çoğunluğu ayrıca kendini yazmaya adamış yazarların içine işlenmiştir” diye bir gözlemde bulunuyordu Melissa Pritchard ‘faal bir ibadet olarak sanat’ üzerine yazdığı denemede. Fakat Fransız filozof, politik aktivist ve gizemci Simone Weil için (3 Şubat 1909–24 Ağustos 1943) -insanlık tarihindeki en sağduyulu, zeki ve ciddi bir şekilde kıymeti bilinmemiş olan düşünürlerden biri- evliyalık yazına yaklaşımında basit bir metafor olmaktan çok daha öteydi. Weil, nadiren karşılaşılabilecek bir evliyaydı.

İşçi sınıfının verdiği mücadeleleri daha iyi anlayabilmek için 24 yaşındaki Simone Weil -Uluslararası üniversiteye giriş sınıfında birinci olan ve dereceyle Felsefe bölümünü bitiren; bu arada Simone de Beauvoir ikinci olmuştur- her ne kadar bayılmasına sebep olan ciddi bir sinir hastalığı olsa da öğretmenliği bırakıp kimliğini gizleyerek bir araba fabrikasında işe girdi ve orada bir yıl boyunca çalıştı. Şiddet karşıtı ve hastalıklarla boğuşuyor olmasına rağmen, İspanyol iç savaşına katılmaya gönüllü oldu ve bir anti faşist komutana -bunun hayatına mal olacağını bilse de- kendisini siyasi bir mahkumu kurtarma operasyonunda görevlendirmesi için yalvardı. Paris’e döndükten sonra savaş ve barış, işçi hakları, bilimin ahlaki hakları ve insanlığı ilgilendiren pek çok konu hakkında büyük bir tutkuyla yazmaya devam etti.

Veremden ölmek üzere olan ve İngiliz hastanesine yatırılan Weil, doktorların dediklerine uymuyor; Nazilerin işgali altında olan Fransa aç olduğu için, kendisi de yemek yemeyi reddediyordu. Bu onun gerçek bir evliya olduğunu gösteriyordu, ancak aynı zamanda bu ölümüne de neden olan şeydi. Albert Camus onu “zamanımızın tek ve yüce ruhu” ilan etmişti. Kanadalı ilham verici filozof George Grant onu, “aşk ve zeka arasındaki bağlantının üstün hocası” olarak adlandırmıştı.

1942 baharında, ölüm yatağına düşmeden bir sene önce Weil, yakın dostu ve sırdaşı, ilahiyatçı Perrin’e, bir çeşit ruhsal biyografi olarak adlandırdığı uzun bir mektup yazmıştı.

Mektubun özellikle dokunaklı bir bölümünde Weil, geçmişine dönüp bir bakıyor, dehanın doğasını ele alıyordu. Her ne kadar doğuştan gelen yeteneğe şahit olmuş olsa da -abisi, büyük matematik dehası André Weil- o, dehanın yeteneğin pasif bir fonksiyonu olduğuna değil, hakikat arayışının sürekliliğinde olduğuna inanıyordu.

14 yaşında ergenliğin getirdiği dibi olmayan umutsuzluk krizlerinden birine yakalanmıştım ve akli melekelerimin yetersizliği nedeniyle gerçekten de öleceğimi sanıyordum. Pascal ile kıyaslanabilecek bir çocukluk ve gençlik yaşamış olan abimin sıradışı yetenekleri bana büyük bir aşağılık hissi yüklemişti. Görünür başarılar elde etmemiş olmak pek umurumda değildi, bana asıl acı veren şey yalnızca büyük yeteneklerin ulaşabildiği ve hakikatin yattığı o krallıktan dışlanmış olma fikriydi. Hakikatler olmadan yaşamaktansa, ölmeyi tercih ediyordum.

Kardeşine yazdığı mektupta, “İçeride olan, dışarıdan görünür mü?” “Birinin ruhunda ateşler yanıyor ve hiçkimse o ateşin sıcaklığını bile hissedemiyor ve yoldan geçenler bacadan tüten bir duman dışında hiçbir şey göremiyor” diye yazan genç Vincent van Gogh‘u akla getiriyor bu sözler. Weil ekliyor:

Yaşadığım bu içsel karanlıktan aylar sonra, ansızın, doğal yeteneklerden yoksun olsa da, eğer hakikati gerçekten arzuluyorsa ve sürekli olarak tüm dikkatini hakikati bulmaya veriyorsa; herhangi bir kimsenin dehalar için var olan o krallığına giriş yapabileceğinin farkına vardım. Böylece o da bir dahi oluverir, sonuçta yetenek eksikliği dışarıdan görülebilecek bir şey değildir…

Maria Popova
Çeviri: Hande Karataş (tabutmag)

ETİKETLER: Simone Weil

İLGİNİ ÇEKEBİLİR

“Başkan Johnson’dan Coretta Scott King’e taziye mektubu” müzayedeye çıkarıldı
Hayatın Tezer Eşiği
STRES VE SOSYAL BENLİK: İLİŞKİLERİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZ ÜZERİNE ETKİSİ

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BU HAFTANIN ÇİÇEKLERİ

Georges Bataille – İç Deney (Bir Yöntemin ve Bir Topluluğun İlkeleri)

Georges Bataille – İç Deney (Bir Yöntemin ve Bir Topluluğun İlkeleri)

Ursula K. Le Guin, En Uzak Sahil (XII Çorak Diyar)

Ursula K. Le Guin, En Uzak Sahil (XII Çorak Diyar)

Ulus Baker —Sanat ve Arzu

Ulus Baker —Sanat ve Arzu

E-posta Aboneliği

tabutmag üzerinden tüm gelişmeler hakkında bilgi almak için e-posta adresinizi bizimle paylaşın.

Sorularınız mı var?

Telefon

(312) 803 1502

E-posta

hello@tabutmag.com

Sosyal

Instagram

Keşfedin

Hakkımızda

Künye

Ekibimiz

Yardım

Havale - EFT Bildirimi

Bize Ulaşın

tabutmag, tabutedebiyat adı altında 2001 yılında hayata geçirdiğimiz edebiyat, kültür ve sanat forumlarının desteklediği, tabutedebiyat’ın ilkelerini benimseyen bir sanat bildirgecidir. tabutedebiyat ise gücünü, yaklaşık 12 yıldır yazın alanında üretken, popüler edebiyatın dışında kalan ve kalmaya ısrarlı yeni nesil yazarların birbirleriyle girdiği etkileşimden alır.

Dönüşümün karşılığı, edebiyat, sinema, tiyatro ve görsel sanatlar alanında ilgililere nitelikli ve özgün içerikler sunmak olmuştur.

Bu etkileşimin bir parçası olmak, yazılarınızı, yorumlarınızı, ürünlerinizi, videolarınızı tabutmag sayfalarına göndermek isteyebilirsiniz, isteyin. Bu doğrultuda Atölye, herkesin içerik yüklemesine açıktır. Diğer nitelikli çevirileriniz ve çalışmalarınız için hello@tabutmag.com adresiyle temas edebilirsiniz.

ÜST