Oruç Aruoba: Hegel’in Özgürlüğü

…sanki görev geçmişin kapı bekçiliğini yapmak —ki, dışarı ancak geçip—gitmişler çıkabilsin, olup—bitecekler adım atamasın! Friedrich NietzscheTarihin Yaşam için Yararları ve Sakıncaları Üzerine(Unzeitgemaesse Betrachtungen II, 5) 1.  Felsefe tarihine, ‘eleştiri’ duygusunu bilinçli dizginleyerek bakmaya, felsefenin geçmişini her yönüyle, her yanıyla evetlemeye, hiçbir şeyi dışarıda bırakmamaya çalışma, ‘müteşekkir’ olmaya çalışma, bir yer geliyor, çıkmaza sokuyor kişiyi: Yüzyıllar

Paul Celan: Karşı Işık

Yürek karanlıkta gizli ve katı kaldı, bilgelik taşı gibi. * İlkbahardı, ve ağaçlar kuşlarına uçuyorlardı. * Kırık testi sürdürür çeşmeye gitmeyi, o kuruyana dek. * Savaş gemilerinin en büyüğü boğulmuş birinin alnına çarpıp parçalanmadıkça, adaletin sözünü etmek boşuna. * Dört mevsim var; bunlardan birini seçmekle geçirilecek bir beşinci de yok. * Sevgisi öylesine büyüktü ki,
Sonsöz: Modern hayatın eleştirisini kuramlaştırarak sorunun ne olduğuna işaret eden Baudrillard, hakikatin kendini hakikat olarak ifade etmediğini, zira simülakr’ın hakikatin kendisi olduğunu ifade etmiştir. Baudrillard ‘simülasyon evreni’ kuramını ortaya atarak içinde yaşadığımız dünya düzeninin durum tespitini yapmıştır. Ona göre gerçeğin göstergeye, toplumun kitleye, bedenin metaya, ihtiyacın imaja, gözlerimizin ise yalnızca ekrana döndüğü bu sistemde, bütün
Yaptığımız her şeyi, en küçüğünü bile, kim olduğumuzun ve yaşadıklarımızın bütünüyle yaparız – her intiba, her anı, her sevgi ve her kayıp bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaratıcı eylemin içinde yer bulur. Bir şarkı yaratıcısının tüm duygu geçmişini yapısına kodlar. Bir denklem, elmanın ağaçtan düşme hareketini tanımlayabilir ama o denklemin yaratıcısının evrenin nasıl işlediğine dair
Giriş İnsanın psikanalizin eksenini oluşturan temel mefhum olarak “bilinçdışı” ile olan maceralı ilişkisi kuşkusuz en belirgin şekilde “Freud’dan önce bir bilinçdışı var mıydı?” sorusunda yansıyor. Burada aynı soruyu bir kez daha sormaya kalkışmadık. Buna karşın Bilinçdışı kavramını, analitik literatürün farklı kesitlerinde ve bölgelerinde belirdiği ve geliştiği biçimiyle eleştiri konusu haline getirmeye çalıştık: Ignoramus sorununu ortaya

Ece Ayhan Sordu, Füruzan Cevap Verdi

“Yeni Edebiyat Dergisi”nin Mart 1971 yılında yayımlanan 2. Cilt 5.sayısında yer alan bu söyleşide, Ece Ayhan Parasız Yatılı’ya dair sorularını kitabın yazarı Füruzan’a yöneltiyor… Ece Ayhan —  Yıl 1971. Kalabalıklar karşısına çıktı “Parasız Yatılı”. Böylece bir yazarsın artık Füruzan. Bakalım şimdi ne yapacaksın? Füruzan —  Ne yapacağım, aralıksız çalışıyorum, yazıyorum… Bir de havuzlarda çalışanların eline
“Artık her okul çocuğunun da bildiği gibi, yeni bir Žižek kitabı, özel bir sıra izlemeksizin, Hegel, Marx ve Kant tartışmalar; sosyalizm öncesi ve sonrasına dair çeşitli anekdotlar ve düşünceler; Kafka’nın yanı sıra Stephen King ve Patricia Highsmith gibi popüler yazarlar üzerine notlar; operaya (Wagner, Mozart) göndermeler; Marx Kardeşler’den aktarılan şakalar; müstehcen ve hatta cinsel feveranlar;

Hayat: Engin Geçtan (155-162)

SON zamanlarda yaşanan olaylar, sahip-köle temeli üzerine kurulmak istenen küreselleşme girişimlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini açıkça göz önüne serdiği halde, dünya patronları ikiyüzlü stratejilerini daha da pekiştirme yönündeki tavırlarını inatla sürdürmeye kararlı görünüyorlar, Stalin’e atfedilen “Bir insanın ölümü trajedidir, sayı beş bin olunca istatistik” sözünü hatırlatırcasına. Belirli bir yönde hızını artırarak yol alan her şeyin

Ruhu Yeniden Bulmak

[2] 1913 yılının Ekim ayında sel görüsünü yaşadığım dönem bir insan olarak benim için önemliydi. Bu dönemde, hayatımın kırkıncı yılında, kendim için istediğim her şeye ulaşmıştım. Onur, güç, zenginlik, bilgi ve her türlü insani mutluluğa ulaşmıştım. [ÖH ii(r)] ¹Cap i. ² Neden sonra bu debdebenin artmasını istemekten vazgeçtim, istek benden çekildi ve yılgıya kapıldım. ³
“İstanbul işgal altında idi. Yunan ordusu İzmir’e çıktıktan sonra hemen hemen karşıkoyma görmeden Anadolu’nun içine doğru ilerliyordu. Sultanahmet meydanında toplanan bir protesto mitinginin hazin haykırışları kentin üzerine ağır ağır yayılıyordu. Arkadaşımın biri, işgal ordularının ne zamana kadar İstanbul’da kalacakları hakkında tahminimi sormuştu. Ona, «Kardeşim, İstanbul’u kaybettik. Bunun düpedüz Türkçesi budur. İstanbul tarafımızdan, Fatih’in Bizans’ı fethettiği