Oğlum Behçet, sen bir medeniyetin iflası nedir, bilir misin? dedi. İnsan bozulur, insan kalmaz; bir medeniyet insanı yapan manevî kıymetler manzumesidir. Anlıyor musun şimdi derdin büyüklüğünü? Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın.Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. Sen cilt yapıyorsun; şiraze nedir bilirsin. Bizde insanoğlu

Edip Cansever – Meduza

Derin, sessiz, iyi böylece Güz, ölülerini bırakan kuşlar Yer kalmadı acıya ülkemizde Derin, sessiz, iyi böylece Gün ortası alacakaranlık bakışlar. Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz Biz o renksiz, o yalnız, o sürgün meduzalar Asar söylediklerimizi çeker gideriz Ülkemiz, toprağımız, her şeyimiz Kıyısında camların bozbulanık rakılar. Çizeriz yeryüzünü kaygısız ayaklarla Yüzümüzdür bir yağmur ağırlığınca düşer Sonra

George Orwell – 1984

Parti iktidarda olmayı, yalnızca kendi çıkarı için istiyor. Başkalarının iyiliği bizim umurumuzda değil, bizi ilgilendiren yalnızca iktidardır. Servet, lüks, uzun yaşamak ya da mutluluk değil, yalnızca iktidar, salt iktidar. Salt iktidarın ne demek olduğunu birazdan anlayacaksın. Bizi geçmişteki tüm oligarşilerden farklı kılan, ne yaptığımızı biliyor olmamız. Onların hepsi, hatta bize benzeyenleri bile korkak ve ikiyüzlüydü.

Stefan Zweig, Satranç

Satranç sonsuz eski, ama aynı zamanda sonrasız yenidir; kuruluşu mekanik, ancak sadece hayalgücü ile etkilidir; geometrik açıdan sabit bir alanla sınırlı olmakla birlikte kombinasyonlarında sınırsızdır, sürekli kendini geliştiren, ancak yine de verimsiz, hiçbir yere götürmeyen bir düşünme eylemidir; hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, esersiz bir sanat, temelsiz bir mimaridir. Stefan Zweig’ın, 1942 yılında, Hitler iktidarından

Carl Gustav Jung

Yaşam bana hep kök gövdeden beslenen bir bitkiyi anımsatır. Yaşamın kök gövdesinde saklandığı ve görünmez olduğu doğrudur. Toprağın üzerinde görünense yalnızca tek bir yaz dayanır; sonra da solar gider. Kısa ömürlü bir görüntü bu. Yaşamların ve medeniyetlerin sonu gelmeyen oluşumlarını ve yok olup gidişlerini düşündüğümüzde mutlak bir hiçliğin etkisinden kurtulamayız. Buna karşın ben, hiçbir zaman
bu yürek seni seveceğini biliyordu herhalde bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir bire bin veren buğday elmadaki mayhosluk hukuku beşer cincinli hamam çizmeli kedi sanki elleriyle komuşlar gibi ikimizden bir ismar seni sevmemiş olsam sözlerim yarı yarıya gözlerim yarım ellerim çolak hüseyin eli seni sevmesem nefes almayı beceremem ki bugün günlerden ne cumartesi seni sevdiğim
Neşet Ertaş, Türk halk ozanı ve halk müziği şarkıcısı. Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi. Yaşar Kemal, Ertaş’ı “Bozkırın Tezenesi” olarak adlandırmıştır. Çocukluk dönemi (İlk yılları) Babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş’tır. 8 yaşına kadar doğduğu köy olan Kırtıllar Köyü’nde yaşamış, sonrasında ailesi ile birlikte İbikli Köyü’ne yerleşmişlerdir. 12 yaşındayken annesi Döne’yi kaybetmiştir. Babası
The Civil Wars iki kez Grammy’e aday olmuş, şarkıcı ve söz yazarı Joy Williams ve John Paul White’tan oluşan ikili. İkili Nashville, Tennessee’de tanışmış ve birlikte şarkı yazmaya başlamıştır. 2009’da kayıt yapmaya başladılar ve grup ilk canlı performansını 2009 yılında Nashville’da bir kafede yaptı. Grup stüdyo albümü yayınlamadan önce Live at Eddie’s Attic adlı bir

Murcof – Rostro

Doğum: 26 Temmuz 1970 (46 yaşında), Tijuana, Meksika Müzik grubu: Nortec Collective (şu tarihten beri: 2001) Çalıştığı müzik şirketleri: The Leaf Label, Blue Note Records

Ingmar Bergman

Her duygu, her hareket, her bedensel rahatsızlık, kullandığım her sözcük için büyük bir depo dolusu açıklamam var. İnsan anlayışla başını eğiyor. Böyle olması gerekliydi: Yine de bu yaşam uçurumunda boylu boyunca düşüyorum. Bu uçurum bir gerçek, ayrıca da dipsiz. İnsan bu taşlı derede ya da suyun yüzünde kendini öldüremiyor bile. Anne, sana sesleniyorum, her zaman