“Doğanın en büyük sırlarının hepsi kendi benliklerimizde mi şifrelidir?” Deliliğin meşhur tanımlarından birisi, daha önce gerçekleştirilmiş fakat hayal kırıklığına uğratmış olan bir davranışı tekrar tekrar gerçekleştirmek ve her seferinde farklı bir sonuç beklemektir. Freud bu kavram üzerinden “tekrarlama dürtüsü” fikrini icat etmiştir. Fakat ben Freud sonrası iyimser birisi olarak şuna inanıyorum; tehlikeli davranışlarımızı kör bir

Ulus Baker —Sanat ve Arzu

“Bakış açısı” nedir?; görüş, kanı, kanaatle arasındaki farklar. – Heidegger’in ayrımı: “gerçek hayatta gözlemlemek” ve “modern bilimin laboratuvar koşulları”. – Pavlov’un deneyi ve bakış açısı problemi; affect’ler. – Anlama ile hissetme ayrımı. – Nietzsche’de tragedyanın ölümü. – Physis, aisthesis. – Eski Yunan’da formlar öğretisi, aşkın biçimlerin ardışıklığı. – Kepler’in devrimi: aşkın formların ve ayrıcalıklı anların

Nicelik:

Karşılaştırmalı Doğu/Batı Edebiyatı dersi vermeye gittiğim Las Vegas’tan attığım kartta da söylediğim gibi, Amerika’ya giderken yanıma aldığım kitaplardan biri de sizin Hani’nizdi. Oruç hocam, pos bıyığına yandığım, kitabınızın en çok okuduğum sayfası “Sevgili Yusuf’a: O, anlar…” diye 22 Mayıs 1994’de imzaladığınız ilk sayfası. Ben de anladığımı kanıtlamak için karalayıp duruyorum kitabınızı. Ne zevk! Ergo sum.

“Ortak bir kimya ve ortak bir fizik evrenin içinden geçer.” Karmaşık şiiri “Daha Çok Sevilen Biri”nde W.H. Auden der ki: “Nasıl yanan yıldızlardan hoşlanabiliriz / Bir tutkuyla geri dönemediğimiz?” Bu çok uzun yıllardır cevabı aranan bir sorudur- tarafsız bir evrende hissetmenin insan kırılganlığımızla nasıl yaşayacağımız. Ancak tutkularımız, hissettiğimiz her şey ve olduğumuz her şeyle birlikte

“Maddesel dünya yalnızca teknolojimizin ve kültürümüzün sergisi değildir, o bizim bir parçamızdır. Onu biz icat ettik, onu biz yaptık ve karşılığında da o bizi biz yapan şeye dönüştü.” 1950 yılına kadar Picasso hâlihazırda yaratıcı ürünleriyle – resimleri, heykelleri, bronz dökümleriyle – dünyaca meşhur bir sanatçıydı; fakat yalnızca kendi çevresindeki insanlar onun üretim sürecindeki sihri gerçekten

Nicelik:

Sanatsal dâhiliğin ve yaşanmamış hayallerin acı-tatlı bir kaydı. Meşhur sanatçıların eskiz defterleri ve muhteşem yaratıcıların özel defterleri araştırmasından yola çıkarak, Vincent van Gogh‘un da bunlardan bir tanesine sahip olduğunu keşfettim. 1882 yılında kardeşi Theo’ya yazdığı bir mektupta şöyle diyor: “Eskiz defterim gösteriyor ki bazı şeyleri ‘olay anında’ yakalamaya çalışıyorum.” Bunlar, sanatçının dâhiliğinin gizli bir kaydı

Nicelik:

Etkiler ve tepkilerin bu müthiş zincirinde, tek bir unsur bile bir başına sayılamaz. Hiçbir düşünür evrenin (birbirine) şaşırtıcı bağlılığını, doğal dünyanın dolaşık ve birbiriyle sürekli bir iletişim halinde bulunan unsurlardan oluştuğu fikrini öne süren Prusyalı doğa bilimci, kaşif ve coğrafyacı Alexander von Humboldt‘dan (14 Eylül 1769 – 6 Mayıs 1859) daha derinlemesine şekillendirememiştir -zamanının yüzyıl